İLKELİ OLMAK
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yakın zamanda yeni atanacak hakim ve savcıların Saray'daki kura çekimi töreni esnasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın salona girişi sırasında ayağa kalkmalarını sert bir şekilde eleştirerek:" Neden ayağa kalktınız?" diye sormuş ve " Cübbenize iki düğme diktirseydiniz, önünüzü de ilikleyebilirdiniz."diye devam etmiş.
Sayın Kılıçdaroğlu bu soruyu, 28 Şubat PORT-MODERN DARBE sürecinde askerlerin verdiği brifinge koşar adımlarla giden, kendilerine talimat veren askeri tam 1.5 saat dinleyen, onları ayakta avuçlarını patlatırcasına çılgınlar gibi alkışlamakta hiçbir beis görmeyen ve darbeyi hukuka uydurabilmek için her türlü palyaçoluğa soyunmaktan çekinmeyen, başta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, AYM Başkanı Yekta Güngör ve Sabih Kanadoğlu gibi (darbe heveslisi yüksek yargı mensupları olmak üzere) hukukçulara da sorsaydı samimiyetine inanırdık.
KADIN ve ARABA
Cinsel istismarla mücadele kampanyasının hayatın tüm alanlarını etkilediğini belirtilerek geçtiğimiz günlerde Cenevre Otomobil Fuarında birçok şirketin ''fuar bebekleri'' diye de söz edilen mini etekli-yüksek topuklu kadın modelleri standlarında kullanmama kararı alınmış. Önceki senelerde araçların başında misafirleri ağırlayan hostesler, bu yıl yerini otomobil uzmanlarına bırakacakmış.
İşin ilginç tarafı bizim laik, çağdaş boyalı gazeteler '' şimdiye kadar bu kadınlara hakaret, kadına karşı ayrımcılık, irtica'' şeklinde manşetler atmamış. Tesettürü öven din adamlarını alaya almamış ya da yargıya şikayette bulunmamış.
Batılılar yapınca vardır bir hikmeti;dindarlar yapınca vardır bir illeti..
KAN GRUBU
Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Gökay Gök, geçmişte fayansa damlatılarak kan grubuna bakıldığını, bu yöntemin sağlıklı olmaması nedeniyle ehliyetlerdeki kan gruplarının yüzde 5’inin hatalı olduğunu açıklamış.
Birkaç ay önce annemi dizinden ameliyat ettirmek için hastahaneye yatırmıştık. Ameliyat öncesi rutin testlerde, kan grubu A rh negatif çıkmıştı. Oysa biz A rh pozitif biliyorduk. Daha önce birkaç defa ameliyat olduğunda da aynı beyanda bulunmuştuk.
Ameliyat sırasında kan vermek gerekebilir, telafisi olmayan bir yanlışlık olabilir şüphesiyle, hemşire hanıma durumu ilettik. Hemşire hanım, her ne kadar bu işlemi son sistemle yaptıklarını, yanlışlık olamayacağını söylese de bizim endişemizin sürdüğünü görünce tekrar kan aldı, tahlile gitti örnek. Ve sonuç ilk test gibi geldi.
Meğer annem de biz de kan grubunu yıllardır yanlış biliyormuşuz. Allah'tan o zamanlar kan vermek ihtiyacı hasıl olmamış.
YAŞAM DA ÖLÜM DE HAKTIR
Anadolu coğrafyasının insanları, tarih boyunca hep acı ile yoğrulmuştur. Bu acının sebebi, bazen terör, savaş, ekonomik krizler bazen de deprem, yangın ve sel gibi doğal afetler olmuştur. Öyle sık ve yoğundur ki bu acılar, türkülerimizden filmlerimize; şiirlerimizden, roman ve hikayelerimize kadar bizi biz yapan tüm değerlerimize sinmiştir.
Terör örgütleriyle mücadalede, deprem, yangın ve sel gibi afetlerde çok sayıda insanımızı kaybetmişizdir. O günlerde millet olarak hüzün, hem yüreklerimize hem de yüzümüze kara bir bulut gibi çöküverir. Böyle yoğun acıların hüküm sürdüğü günlerde toplum, elbet çok üzülecektir. Dualar edilecek, elden gelen yardımlar yapılacak ve acılara ortak olunacaktır. Millet olmanın gereği de budur ve milletimiz bunu defâlarca ispat etmiştir.
Fakat bu olaylar karşısında nasıl davranacağımıza çok kez karar veremeyiz. Sürekli üzülmeli yas mı tutmalıyız; yoksa '' hayat devam ediyor'' cümlesinin ardına sığınıp duyarsız mı kalmalıyız?
İkisi de değil elbet. Böyle durumlarda ''Her şeyin ortası hayırlıdır.'' hadisinin ışığını takip etmek en güzelidir. Hiçbir şey olmamış gibi acılara duyarsız kalmak, vur patlasın çal oynasın kaabilinden bir yaşantı sürmek ne kadar yanlışsa sürekli üzülmek, karalar bağlamak, hayata kapılarımızı kapamak da o kadar yanlıştır. Her iki tavır da ancak düşmanlarımızı sevindirir. Özellikle terörün amacı da zaten budur. Fakat asil milletimiz, başka milletlerin başına geldiğinde sarsılacağı, darmadağın olacağı ve toplumsal bir travma yaşayacağı çoğu durumlarda metanetini korumayı bilmiş ve en kısa zamanda normal hayatına dönmeyi başarabilmiştir.
İşin özeti, kaybettiğimiz canlarımızı ve onların yakınlarının acılarını yüreğimizde sıcak tutarak, şehitlerimizin ya da sevdiklerini kaybeden insanımızın ruhunu incitecek, ailelerini üzecek söz ve tavırlardan uzak kalarak aşırıya kaçmamak kaydıyla insanımız gülecek, eğlenecek,maça da gidecek, düğününü de yapacak elbet. Doğrusu da budur..