Kıymayın Çocuklarımıza Efendiler!..*
Geçtiğimiz haftada yerel gazetelerimizde iri puntolu manşetlerden, sosyal paylaşım sitelerinden okuduk güzel (!) müjdeyi. Fotoğrafa, törendekilerin gülen yüzü yansımıştı; Karabük'e güzel bir bina kazandırılıyordu. Elbet gülecektik, yüzümüzü düşürecek, ağlayacak halimiz yoktu; şehrimize 2000 öğrenci daha gelecekti bu okul sayesinde.
Yıkımına 2015 yılında başlanan 5000 Evler Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin yerine inşa edilecek Sosyal Bilimler Yüksek okulu, Karabük Üniversitesinin kimliğine uygun olarak tasarlanmış. 5 katlı olacak bina 3 bloktan oluşucak 5 bin 278 metre kare alan üzerine inşa edilecek binada; amfi, konferans, seminer ve toplantı salonları, derslikler, personel ofisleri, kütüphaneler, mescitler, bilgi işlem odası, bilgisayar laboratuvarı, kantin, sığınak, depo ve teras yer alıyormuş.
Yüksek okulumuzda ; Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Çağrı Merkezi Hizmetleri, Görsel İletişim, Sahne ve Gösteri Sanatları Teknolojisi, Turizm ve Otelcilik İşletmeciliği gibi bitirildiğinde iş bulma ihtimalinin en çok olduğu (!) bölümler açılacakmış. Ülkemizin nitelikli üniversitelerinden çıkan öğrencilerimizin binlercesinin ortalıkta işsiz işsiz dolaştığı gerçeğini hatırladığımızda çok iddialı bir düşünce.
Oysa Karabük halkı olarak o araziye bir bölümün de fizik-tedavi hastahanesi olarak kullanılacağı Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu yapılacağını duymuştuk; çok da sevinmiştik. Böylece hem üniversitemizde öğretim gören fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü öğrencilerimiz yeterli bir staj imkanı bulacaktı hem de fizik tedaviye ihtiyaç duyan Karabüklüleri; Kastamonu, Bolu gibi illere göndermemiş olacaktık. Ayrıca özellikle FTR öğrencilerimizi ya Şirin evler Araştırma Hastanesinde günde 1-2 saat boş boş oturup mesleğiyle ilgili hiçbir şey öğrenemeden vakit kaybetmek ya da başka illerde bulunan Fizik-Tedavi Hastanelerinde iyi bir staj görebilmek için kapı kapı dolaşmak arasında bir tercih yapmak zorunda bırakmayacaktık..
Karabük gibi emekli ve yaşlı nüfusunun çok olduğu bir şehirde haliyle yaşla ilgili romatizma, eklem rahatsızlıkları, boyun ve bel fıtığı rahatsızlığından muzdarip olan hastamız da çok. Şirinevler Arastırma Hastahanemiz özellikle fizik tedavi konusunda maalesef yetersiz. Yetersiz olması da son derece normal; çünkü hastanemiz, her türlü hastalığın tedavisine cevap verebilmek için tasarlanmış. (Oysa bu rahatsızlıklar için başlı başına ayrı bir birim olmalı) Burada sadece basit rahatsızlıkların tedavilerini yapabilirsiniz. Buna rağmen randevu için gidenlere 6 ay sonrasına gün veriliyor. Üstelik fizik tedavi hastalarına hizmet verilen yeri de gidip görmek lazım. Mekan darlığından ancak bir evin salonu büyüklüğünde bir yer tahsis edilmiş. Manzara aynen şu: Tıkış tıkış hastalar... O sıkışıklık içinde birbirine rahatsızlık vermemek için olağanüstü gayret göstererek hizmet vermeye çalışan fizyoterapistler... Şikayetlere (çare olamayacağını bile bile) izah getirmeye gayret eden bölümden sorumlu görevliler... Hasta yataklarının arasında bir perde bile yok. Mecburen üstünü başını çıkaracaksın milletin içinde... Mahremiyet hak getire...
Bütün bu bilgilerin ışığında şu soruyu sorabiliriz sanıyorum:''50 binden fazla öğrencisi olan üniversitemize, Sosyal Bilimler Yüksek Okulu mu yoksa Fizik Tedavi Hastahanesi mi elzemdir?Cevap illâki ikincisi olacaktır. O halde ben üniversitemizin Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümünün Kastamonu Üniversitesine devredilmesinde büyük fayda görüyorum. Çünkü Kastamonu'da bu bölüm öğrencilerine hitap eden başlı başına bir FİZİK TEDAVİ HASTAHANESİ var. Bu arada Fizik Tedavi Hastanesi olmayan bir şehirde FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON BÖLÜMÜ'nün olması;hastahanesi olan bir şehir üniversitesinde FTR bölümünün bulunmaması gibi bir garabete son vermiş oluruz.
Biz Sosyal Bilimler Yüksek Okulunun temelini attık, açacağız öyle ya da böyle. Açtık eyvallah, okumuş insandan kimseye zarar gelmez diyenler de olacaktır elbet. Okul bitttiğinde öğrencilerimize şaşalı, gürültülü, eğlenceli törenler eşliğinde diplomalar verilecek. Onlara emek veren öğretim görevlilerimizin ve öğrencilerimizin, özellikle onları okutabilmek için maddi, manevi çok büyük fadakarlıklar gösteren ailerin geleceğe dair kurdukları tatlı hayalleri ile öğrencilerimizin yüzleri gülecek. AMA birçoğumuz da tebessümlerimizin gizlediği rahatsızla, şu gerçeği vicdanımıza fısıldamaktan da kendimizi alıkoyamayacağız:
''Üniversite diplomalı işsizler topluluğuna, binlerce işsiz üniversiteli genç daha ilave ettik.''
Kaybeden kimler:
''Çocuğum okuyacak,iş sahibi olacak'' umuduyla maddi-manevi birçok zorluğa göğüs gererek onları okutmaya çalışan aileler ile boş yere hem zaman, emek harcayacak hem de hayallerini bir kağıt parçasına gömecek gençlerimiz.
Peki kazananlar kim olacak dersiniz? Onlar da herkesin malumu: 5000 Evler Mahallemizde evi, dükkânı, arsası olanlar; marketler, kahvehaneler ve cafeler, öğrenci yurtları, pansiyonlar...ha bir de minibüs, otobüs sahipleri...
Karabük'e iyi bir eğitim almak, bir meslek ve onunla ilintili bir iş sahibi olmak için gelen öğrencileri, Allah rızası için PARA MAKİNESİ gibi görme huyundan vazgeçelim Karabüklüler olarak. Ne kadar çok öğrenci gelirse o kadar çok kira alırım; yiyecek içecek, giyecek satarım; minübüs, otobüs hatları o kadar çok değerlenir diye düşünmeyelim. O gencecik fidanların hayal kırıklığına uğramalarına vesile olmayalım. Geleceklerini; para kazanmak, kazandırmak derdiyle bozuk para gibi harcamayalım.Karabük'ten hakkımızda çok yanlış düşüncelerle ayrılmalarına ön ayak olmayalım.
Görünen o ki üniversitemizdeki öğrenci sayısını arttırmaktan ziyade KALİTE getirmek için çok büyük mücadele veren kıymetli rektörümüz, ( geldiğimiz duruma bakılırsa) kamuoyu baskısına karşı duramamış. Yanlışlarla mücadele etmek yerine kolayı seçmiş, suyun akışına bırakıvermiş kendini.
Bu çocuklar, bu milletin çocukları...bizim çocuklarımız...hepimizin...
''Kıymayın çocuklarımıza efendiler!''.
*Nazım Hikmet-Bulutlar Adam Öldürmesin şiirinden...
Bizim Karabük köyünde! Maalesef böyle yürüyor işliyor. Sığ ve bencil. Düşünerek değil birşeyler yapmış olmak için yapmak iliklerimize işlemiş. Ayrıca bir şehir kültürüne de sahip değiliz.
Öğrenci sayısı X 1000(Minimum) : Aylık gelir Aylıl gelir X 8 : Yıllık kazanç Maalesef öğrenci formülü bu. Sadece yürüyen paralar. Sadece yürüyen paralardan oluşan bir öğrenci topluluğuna da sadece kafe, oyun salonu, disko v.b yerler açılıyor. Öğrenciler buralara gitsin ki geliştirmesin kendisini. Hepsinin ortak derdi bunlardan başka yapacak birşey yok oluyor. Onların genç olduğunu unutuyoruz. Ellerinden tutacak kişilerin ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz. Gençlerimiz için tehlike batılılaşmadan çıktı, batılı olduk artık maalesef. Artık sorun dinimizden uzaklaşmaları. Çünkü herkesle dost olabilecek duruma geldiler. "-Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?" (4 Nisa 144)
Değerli hocam birde şu Yenişehir de bulunan eski vatan hastanesi hala kullanılabilir burası Karabük göğüs hastalıkları polikliniği ve yataklı olarak değerlendirilir se hem hastanenin yükü azalır hem tertemiz bir yerde tedavi imkanına kavuşmuş olur şehrimiz Kardemir e bu teklif goturulse kabul olur düşüncesindeyim
Sayın hocam çok güzel yazmışsınız. Buradaki hastane kapanmayacak diye naralar atan siyasilerde de deginseydiniz keşke. Rektör hoca evet kalite için uğraşıyor, rektör hoca kalite için uğraştıkça kalitesiz cenah kendi çıkarları icin onunla uğraşıyorlar. Bunlara da deginseydiniz, neden böyle yapılıyor diye. Ayrıca şehirde hangi alana ne yapılacağı ile ilgili kararı belediye imar komisyonu ya da belediye meclisi veriyor bildiğim kadarı ile. Vel hasili kelam buraya bu binanın yapılmasında belediye meclis üyesi olarak sizinde suçunuz var. Ayrica siyasiler her şeye karışmasın siyasiler bir iş yapılırken ya da yapılmak istenirken bir olumsuzluk olursa anca o zaman müdahale etsinler. Herkes kendi üstüne düşeni yaparsa hiç bir sıkıntı olmaz. Selam ve dua ile.
Öncelikle şunu söyleyebilirim ki kıymetli okurum,eski Kadın Doğum Hastanesi yeri ÜNİVERSİTE'ye ait olduğu için meclise bu konu gelmiyor,gelmedi..Üniversite,kendi arazisine istediğini yapma hakkına sahip,belki sadece ilgili yerlere bilgi veriyordur..Çok iyi bir dinleyici olarak kesinlikle söyleyebişlirim ki benim üye olduğum 3-4 senedir böyle bir konu meclis gündemine gelmedi..Gelse mutlaka karşı oy kullanırdım emin olabilirsiniz.Rektör Bey'i eleştirsem bile şunun da farkındayım ki işler siyasilerle yürüyor..Kamuoyunun baskısına göğüs germek de zor zanaat..Keşke Fizik Tedavi Hastanesi ağırlıklı bir okul yapılsaydı..Yazık oldu..Selamlar saygılar