İstanbul’da evini satıp tüm parasını kripto paraya yatıran 50 yaşındaki emlakçı adam, tabancasıyla başına tek el ateş ederek intihar etti.(NTV)
90'lı yılların başı... İlk görev yerim Erzincan'dan Karabük'e tayinim çıkmış.
Okulda fenâ bir borsa rüzgârı esiyor, kasırga desek daha doğru olur. Herkesin dilinde borsa var ve de çook kazananlar elbet. "Ya duydunuz mu filanca borsada bir koymuş, bin almış, sağlam bir tüyo yakalamış, gelsin evler, arabalar." sözleri havada uçuşuyor.
Üstelik o zamanlar aracı kurumlar yok, bu işi bakkallar filan yapıyor. Sistem şöyle işliyor: Siz parayı verip ''Bana şu hisseden şu kadar al.'' diyorsunuz o da ''Tamam''diyor. Bir süre sonra sormaya gidiyorsunuz. ''Dediğini yaptım.'' cevabını alıyorsunuz. Belgesi filan? ''Bizim sözümüz senettir abi.''
Düşünebiliyor musunuz biz eğitimli öğretmenler, ilkokulu belki de zar zor bitirmiş bir bakkal kardeşimize güvenip emanet ediyoruz paramızı. Hani açlık kapıdan girince aşk pencereden uçar gidermiş ya, beleşten para kazanma hırsı bünyeye girince aklımız da uçup gidivermiş. En son o bakkalı tası tarağı toplayıp kaçarken otogarda yakalamışlardı arkadaşlar. Paraları mı merak ettiniz? Uçtu gitti tabi, gidenlerin geri döndüğü nerde görülmüş?
Daha çok ve kolayca kazanma arzusu insanları öyle ele geçirmişti ki ne desek, nasıl anlatsak kifayetsiz kalır. Evlerini, arabalarını, arsalarını satanlar, kredi çekenler gırla. Tam o esnada Saddam, ABD'nin dolduruşuna gelip de Kuveyt'e girmesin mi? Borsa uçurumdan yuvarlanan kaya misali öyle paldır küldür düşüyor ki tutabilene aşk olsun. Benim (o zamanın parasıyla) 2500 TL'ye aldığım Petkim hisseleri düştü 250 TL'ye. Arkadaşlar "Metin Hocam, sen o kağıtları tuvalet kağıdı olarak kullan, daha ucuza gelir." diye az dalga geçmedilerdi hani.
Tam 10 sene sonra Allah'tan bir "AB'ye girdik" rüzgârı estirildi de borsada, verdiğim parayı alır almaz çıktım borsadan, bir daha da girmedim.
Hadi benimki hanımın altınları filandı; (O zamanlar yeni evliydik, yani cicim ayları idi, ikna etmesi zor olmadı da hanımı, şimdi olsa asla evet demez, hatta konuşmaya tenezzül bile etmez, ''Hadi ordan'' dercesine bir bakışla hallederdi meseleyi) yani ihtiyacım yoktu; ama o kredi çekenler, evlerini, arabalarını satanlar, çoluk çocuğunun geleceği için yaptığı birikimleri kaybedenler mahvoldu. Sonra gelsin boşanmalar, intiharlar..
Borsanın yerini Kripto paralar aldı günümüzde. 30 yıldır ekonomiye merakım vardır. Bloomberg TV,TRT BELGESEL kanalı ile birlikte favori kanallarımdandır. Ekonomi dergilerini, ekonomistlerin köşe yazılarını okur, değerlendirmelerini ilgiyle takip ederim. Bilirim ki para sadece çalışılarak kazanılmaz. Ekonomik gelişmeleri bilmez ve takip etmezseniz bırakın para kazanmayı, elinizdekini de koruyamazsınız.
Ekonomi terimlerini (Fed, cari açık, döviz, swap, enflasyon, stagflasyon vs) asgari düzeyde bilirim; ama ne hikmetse, çok arzu etmeme ve gayret sarf etmeme rağmen ''kripto para'' meselesini bir türlü anlayamadım.
Kripto para dedikleri hisse senetlerine göre çok daha riskli. Hiç olmazsa diğerinde aldığın hissenin fabrika, banka, vs gibi bir karşılığı var. Kripto paranın ise ne olduğu belli değil. Neyin karşılığı? Muhatabın kim? Arkasındaki güvence ne? Hiçbiri yok! Ne var? Sanal ortamda üretilen ne idiğü belirsiz garip bi şey. Sistemi elinde tutan vatandaş, şalteri kapattı mı gitti bizim paralar. Thodex meselesinde olduğu gibi.
Dumanı hâlâ üzerinde olan, 20'li yaşlarda Tosuncuk'un ÇİFTLİKBANK soygunundan sonra bu sefer de yine yine aynı yaşlarda bir genç, kripto para ile 2 milyar Dolar tokatlayıp Arnavutluk'a kaçmış.
Eskiler: ''Tamahkâr ile sahtekâr ikiz kardeşmiş.''derler. Kapalı Çarşı'nın en meşhur sözlerinden biri de şuymuş
"Her sahtekâr, bir tamahkârı mutlaka bulur."
Oturduğu yerden, yorulmadan, terlemeden, üretmeden zengin olmak isteyen muhterisler (ki bu tiplere günümüzde Z Kuşağı diyorlar) oldukça, onları soymak için pusuda bekleyen uyanıklar da hiç bitmez. Hangisi erken davranırsa diğerini kazıklayan tipler bunlar. Yani hiçbiri masum değil. Bir de ''Her şeyimi kaybettim, devlet beni kurtarsın, zararımı karşılasın.'' diye yüzsüzce feryad-figan etmiyorlar mı sinirlerimi hepten zıplatıyorlar. Sanki bu işe girerken devlete sormuşlar ya da kazancını devletle paylaşmaya niyetlilermiş gibi.
Nedense bu uyanıklara dair zerre kadar üzülme emaresi hissetmiyorum. Ne kalbimde az da olsa inceden bir sızı var ne de vicdanımda. Bilakis "beter olsunlar" deyip gülüp geçiyorum.
Siz de öyle yapın...
Nasrettin hocanın hikayesi hesabı, Kazan doğururken güzel kar ama devlet duymasın vergi alır diye gizle, Kazan ölünce parayı batır, Daha sonra devlet nerede yaygarayı kopar.
yinede bir takim onlemler gerekli..
Devlet bunun üzerinde çalışıyor;ama biraz zor bir mesele; çünkü ortada somut bir değer yok.Sadece bilgisayarla üretilen hayali bir değer.Mesele insanlarda bitiyor
Diline saglik hiocam. Bunun adi bence ava giden avlanir. Adamlar gercek degerleeinin altinda coin satiyorlarmis. Tabi islem hacmi artiyor. Aninda 0 kar. Boyle kolay para olurmu diye kimse dusunmuyor. Altini% 30 indirimli verdiklerini dusun. Suphelenmezmi insan. Soylediginiz gibi hisse aldiginizda milyonda bir de olsa bir sirkete ortak oliyorsun. Coin isinde ise tam bir saadet zinciri vakasi. Ne kadar cok keriz bulursan okadar zenginsin. Talep arttikca fiyat artiyor. Ya birgun talep olmazsa. Elinde tuvalet kagidida yok maalesef. O isede yaramaz. Hicbir karsiligi yok hicbir guvencesi yok. Ayrica bu islemlerin islami hususlar bakimindan aciklamaya ihtiyaci oldugunu dusunuyorum. Buradada is buyuklerimize din alimlerimize dusuyor. Diyanet bence bu hususu incelemeli .Saygilarimla.....
Üstadım bildiğim kadarıyla Diyanet yakın zamanda kripto paranın haram olduğunu açıkladı ve tahmin ettiğimiz üzere mâlum kesim isyan etti.Simdi de ağlıyorlar..
Doğru söze ne denir? Eyvallah üstadım.