Haberleri izliyorum. Saadet Partisi genel başkanı sayın Temel Karamollaoglu, Akparti'nin Mustafa Şentop aracılığıyla dün akşam resmen ilettiği "cumhur ittifakı" na katılma tekliflerini "gündemizde değil "diyerek geri çevirmiştir.
Demokrasinin, özgür düşüncenin hakim olduğu bir toplumda, herkes, herhangi bir konuda farklı düşünme ve bunu ifade etme hakkına sahiptir. Bunda kimsenin şüphesi yoktur. Zaten insanların tamamının, her konuya aynı açıdan bakması ,aynı sonuca varması insanın yaratılışına aykırıdır..Amenna..
İtirazımız asla sayın Karamollaoğlu'nun "cumhur ittifakına katıl"önerisine karşı çıkması değil. Basın mensuplarına bu konuda düşüncelerini aktarırken, jest ve mimiklerin yansıdığı gülümsemesinin eşlğinde yüzüne düşen gurur ifadesinin gölgesinedir itirazım. Belki'' sen yanlış görmüş, taraflı bakmışsındır, asla doğru olamaz bu tesbitin'' şeklinde itirazlar mutlaka olacaktır.
LAKİN ben 54 yaşını bitirmiş, yani uzmanların "orta yaşlı" diye nitelediği gruptayım. Bu hayatın 32 senesini de öğretmenlik mesleğine harcadım. Bu süre zarfında binlerce öğrenci ve onların velileri, arkadaşları,akrabaları gibi yine binlerle ifade edilebilecek insanla tanışma,değişik konularda söyleşme imkanı buldum. '' Kibirlisi-mütevazisi; yalancısı-dürüstü; samimisi-sahtekârı, Oscarlık oyunculara taş çıkaranları'' gibi insan türünün her çeşidiyle tanışma imkanım oldu. Bu beni, çok iyi bir dinleyici ve izleyici olmanın yanı sıra, kişilerin jest mimikleri, gülümsemeleri, başlarını sağa sola sallamaları, öne eğmeleri, gözlerini sürekli kaçırmalarından onların hangi duygular ve düşünceler içinde olduğunu da anlar duruma getirdi. Yanılmayı tüm samimiyetimle çok isterim; ama tecrübelerim bana yanılmadığımı söylüyor ne yazık ki.
Kıymetli başkanım, sanırım ya Fatih Altaylı’nın:’’ Saadet’in önemi büyük, Türkiye’de sağ siyaseti dizayn eden akıl, bunun farkında. Saadet, oy oranının ötesinde bir “özgül ağırlığa” sahip. Saadet’in özellikle Anadolu’daki muhafazakâr seçmen gözünde farklı bir konumu var. Bana göre 2019’a giden yolda Saadet hiç ummadığınız kadar “güçlü” bir partidir.’’ YA DA Ahmet Hakan’ın:’’ Cumhurbaşkanı Erdoğan istiyor ki bütün milliyetçiler, muhafazakârlar, mukaddesatçılar aynı cephede birleşsin. Bu nedenle Saadet Partisi ile de ittifak yapmak istiyor. Fakat gelin görün ki Saadet Partisi, bu ittifaka bir türlü yanaşmıyor, yanaşmaya da niyetli görünmüyor. Temel Karamollaoğlu, Erdoğan’la görüşmesinin ardından bırakın azıcık da olsa yumuşamayı, iktidara yönelik eleştirilerini daha da sertleştirmiş durumda.'' sözlerinin etkisiyle böyle davranıyor.(Recep Tayyip Erdoğan karşıtlarının toplandığı iddia edilen KARAR Gazetesi yazarlarından Elif Çakır'ın'' Saadet Partisi’ne oy veririm diye düşüneceğim aklıma gelmezdi'' başlıklı güzellemesi ise başlı başına bir yazı konusu.)
Saadetlilerin gönlünde, yeterli oy oranı olmamasına rağmen bir zamanlarki ANAHTAR PARTİ olma hayalinin yattığının farkındayım. Ama bu günler, o günler değil maalesef. Ne siyaset dehası rahmetli hocamız partinin başında ne de siyasi, toplumsal konjonktür buna uygun. Ermenistan’ı, Yunanistan’ı, PKK-YPG-SDG, Amerika ve Avrupası’ıyla millet olarak kıyasıya bir ÖLÜM-KALIM mücadelesi günlerindeyiz. Tam anlamıyla bir İSTİKLAL MÜCADELESİ,bir ÇANAKKALE SAVAŞI veriyoruz. Gün, CHP-HDP gibi partilerin niyetlerinin, söylemlerinin cümle alem tarafından bilindiği zamanda; milletini seven, vatanın bekasını dert edinen siyasetçilerin, siyasi kaygıları ellerinin bir kenarıyla itip BİRLİK OLMA zamanıdır.
Sivas olayları sırasında şehrin belediye başkanı olan sayın Karamollaoğlu'nu, insafsızca nelerle suçladığı herkesin zihninde olan CHP’nin “Saadet Partisi Abdullah Gül’ü aday gösterecekse,100 bin imza toplamalarına gerek yok, biz grup desteği sağlarız” sözlerinin ne anlama geldiğini bilecek kadar gönül gözleri açık olmalı Saadetlilerin..
Ve yine Saadet Partisi, İTTİFAK kararıyla sıradan siyasi bir karar değil, geleceğinin, birçok seçmeninin MİLLİ GÖRÜŞ geleneğinden gelen AKPARTİ ile vatan-millet-bayrak-ezan gibi kavramlara aynı açıdan baktığı ve bir zamanlar ittifak yaptığı MHP-BBP çizgisinde mi; yoksa bu vatanı, milleti bölmek isteyen; asker, sivil ayırmadan 40 yıldır kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden binlerce insanımızın kanına giren PKK'lı teröristlerin tabutlarına omuz veren, onlar için taziye çadırlarında göz yaşı döken; YPG'li hainlere terörist bile diyemeyen, bu milletin inandığı ne kadar değer varsa onlarla alay etmekten çekinmeyen CHP-HDP-İP çizgisinde mi olduğuna karar vereceğinin farkında olmalıdır.
Saadet; ideali, geleneği olan bir partidir. Akparti'nin içinde,(önce de zikrettiğimiz gibi)Milli Görüş geleneğinden beslenen, sayıları binlerle ifade edilebilecek seçmen kitlesinin olduğu herkesin malumudur. Dillendirilmese bile bu gelenekten beslenen birçok AK PARTİLİ seçmenin,’’ Allah korusun REİS’e bir şey olur da partimiz dağılırsa döneceğimiz yuvamızdır.’’ diye baktığı bir partidir SAADET. Oy vermese bile gözü, gönlü bir şekilde bu partinin üzerindedir bu insanların. Bir gün idönmek istediklerinde çalabilecekleri yegane kapıdır onlar için.
Bu gerçeği görmezden ya da anlamazdan gelerek ‘’ Bizi böldüler, şu andaki durumumuzun müsebbibi AKPARTİ’dir’’ sendromundan bir türlü kurtulamayıp aklıyla değil de duygularıyla hareket eden, politikalarını bu duyguya göre şekillendiren ve sırf bu yüzden sürekli siyasi hatalar yapan SAADET, bu sefer aynı yanlışa düşmemeli. Daha önce defalarca sükût-u hayale uğrattığı, kırıp döktüğü kalpleri tamir edebilecek bir fırsatla karşı karşıya bulunduğunun idrakinde olmalı. İTTİFAK konusunda yanlış karar vererek, bir kere daha ve belki ASLA tamir edilemeyecek şekilde kalpleri mahzun bırakmamalı. KAPIYI BİR DAHA ASLA DÖNÜLMEYECEK ŞEKİLDE KAPATMAMALIDIR. Saadetli kardeşler, bu sözlerimizin, yıllarca milli görüşe destek vermiş, teşkilatların havasını teneffüs etmiş bir dostun, farklı değerlendirilirse üzülecek bir kardeşlerinin tavsiyesi olduğunu bilmelidir.
Belki ufuk açacak bir nasihat olur ümidiyle bir hatıramı anlatarak bitirelim yazımızı.
Yıl 2009 … Karabük'te belediye başkanlığı seçim sürecine girilmiştir. Mahalle toplantıları, televizyon ve radyo programlar, gazete röportajları, broşür dağıtımı ve mahalle yürüyüşleri son hızla yapılmaktadır. SERDAR AKÇA, Saadet Partisi’nin; Hüseyin Erer,Ak PARTİ’nin; Rafet Vergili de MHP'nin adayıdır. Akparti'nin adayının seçilmesine kesin gözle bakılmaktadır.
Serdar Bey, rahmetli Erbakan Hocamızın yanında yetişmiş, siyaseti ondan öğrenmiş, özellikle hitabetiyle seçmeni etkilemektedir. Gerek yerel medyada gerekse Karabük’ün sokaklarında Saadet rüzgarı estirilmektedir.
O günlerde Karabükümüzün değerli radyocularından ve aynı zamanda Rafet Vergili’yi desteklediği herkesçe malum olan bir arkadaşımızın yolu dersanemize düşer. Hoşbeşten sonra söz dönüp dolaşıp beklendiği üzere seçimlere gelir. Ben, gülerek: ’’Bakıyorum da gazete ve radyonuzda SAADET ve Serdar Akça rüzgarı esiyor, hayırdır saf mı değiştirdiniz?’’ diye takılınca aynen şu cümle dökülür dudaklarından " Yok be Hocam, Saadet’in adayı çok iyi; ama kazanamayacağı belli. Biz onu sürekli abartıyoruz ki Ak Parti’den oy çalsın biz kazanalım.
Seçim yapılır ve kimsenin tanımadığı, şans vermediği aday kazanır:RAFET VERGİLİ
(*Ömer Seyfettin hatıratından..)
Kaleminize sağlık Metin bey. Saadet Partisi şu anda şer güçler tarafından bdp, chp ve iyi partiye taşeronluk görevine hazırlanıyor. fox tv vb. leri Karamollaoğlu ve saadeti sevdiklerinden ekranlarına çıkarmıyor. ellerinden gelse bir kaşık suda boğarlar. ama şu an sırtına binilecek bir yapıya ihtiyaç var. onu da saadet olarak tespit ettiler. saadetliler sevildiklerinden sırtlarının okşandığını sanmasın. sırtlarının sıvazlanmasının hançerin saplanacağı yeri tespit etme çabası olduğunun farkına varsınlar.
Hak geldi batıl zail oldu saadet partisini anlamak için illa 30 semeni geçmesi lazım.cennet mekanın makamın alii olsun hocam bizi hiç yanıltmadın.
Güzel tespitler..Saadetliler anahtar parti olma hayallerinin hemen gerceklesmesini istiyorlar;ama zamaninı kollamak lâzım sabretmeyi bilmek lazim.Acele etmek çocukca hatalara yol acar bu da basariyi geciktirir