İnsan, beden ve ruh olmak üzere çift yönlü yaratılmıştır. Bir tarafımız ''et, kemik, sinir ve kan''dan ibaretse; diğer tarafımız da duygulardan ibarettir. Ruh yoksa bedenin hiçbir hükmü yoktur; ama ne hikmetse maddi yönler çoğu zaman, maneviyattan en az bir adım öndedir insanoğlu için..
Yiyeceklerin en lezizinden yemek, elbiselerin en güzellerini giymek, evlerin en geniş, en modern ve gösterişli olanında oturmak, otomobillerin en lüks ve havalı olanına binmek, banka hesaplarının kabarık olması, onları daha fazla mutlu etmiştir.
Bu yüzdendir ki ışıltılı devasa gökdelenler, çok şeritli elektronik yollar, muhteşem köprüler, yemyeşil, havuzlu bahçeleri, tüm eşyaların uzaktan kumanda ile yönetilebildiği teknoloji harikası villalar, koltuk ve direksiyonların ısıtmalı oluşuna kadar her bir özelliği otomatik olan lüks otomobiller ''medeniyet''in nişanesi olarak BATILILAR ve içimizdeki uzantıları tarafından zihinlerimize adeta nakşedilmiştir.
Mutlu olmanın yegane ölçüsünün bu olduğu da...
Aslında çok da geri gitmeye gerek yok medeniyetin göstergesinin bunlar olmadığını fark edebilmek için. İki senedir yaşadığımız salgın sayesinde, insanlığa medeniyetin temsilcisi(!) olarak dikte edilen, bizlere "ulaşılması gereken muasır medeniyetler" diye hedef gösterilen BATI'lı ülkelerin, gerek yöneticilerinin gerekse insanlarının davranışlarında fazlasıyla ve ibret alınacak ölçüde gördük bu gerçeği.
Huzur evlerinde çalışan hemşirelerin Kovit korkusuyla panik içinde işyerlerini terk etmesi sonucu, kaderleriyle baş başa bırakılan aç, hasta ve yaşlı insanların kendi pislikleri içerisinde perişan bir şekilde can verdiğinde de gördük; gelişmiş(!) ülkelerin birbirlerinin maskelerini çaldığında da..
İnsanların market ve eczanelerde istediklerine ulaşabilmek adına yaşlı, kadın, çocuk demeden birbirlerini ezdiğinde de gördük; o anlı, şanlı ülkelerin, yoksul ülke insanlarını zerre düşünmeden ''para bastırarak'' tüm aşılara el koyduğunda da...
Medeni bildiklerimizin insanlık adına utanılacak hallerine şahit olduğumuzda anladık ki medeniyet, ne gökyüzünü delecekmiş gibi yükselen devasa gökdelenlerde , ne ışıl ışıl vitrinlerde, ne de teknoloji harikası ev ve otomobillerde imiş..
Medeniyet; insanı, hayvanı, tabiatı, yani canlı cansız ne varsa hayatımıza dair, onlara nasıl dokunacağımızı bilmek, onlarla nasıl ilişki kurabileceğimizi anlayabilmek demektir.
Mesela, ola ki ekmek biter, utanır da isteyemez diye misafirin sofrasını ekmekle donatmaktır medeniyet.. Yine aynı endişeyle o, sofradan kalkmadan, ev sahibinin de kalkmamasıdır..
Misafiri baş köşeye oturtup ev sahibi olarak kapının hemen kenarına ilişmek, misafir bir şey istediğinde çabucak getirivermektir. Misafir, çocuk dahi olsa kapıya kadar ona eşlik edip öyle uğurlamaktır.
Küfürlü konuşmamak, yere tükürmemek, camiden çıkışta ayakkabıları "şaap" diye yere atmamaktır. Büyüğü-küçüğü tanımaktır....Baba girdiğinde odaya, şöyle bir doğrulmak, kendine çeki düzen vermektir. Karşına ansızın çıktığında bir büyüğün, telaşla sigarayı saklamaktır.
Çöp kutusu bulamayınca çöpünü elinde taşımaktır medeniyet,
Bir kadının arkasında yürürken, tedirgin olmasın diye hızlı adımlarla önüne geçmektir.
"Ismarlamak"ta kibir; "ikram etmek"te tevâzu olduğunu düşünebilmektir.
Dostuna "Çay koy, geliyorum." diyebilmektir.
Kız çocuklarına ilerde ''anne'' olacak saikiyle saygı göstermektir.
Boşa akan çeşmeyi, açık bırakılmış lambaları fark edince üşenmeden dönüp kapatmaktır.
Hayvanların; Allah'ın dilsiz kulları olduğunu bilmektir. Suyun yaşamakla eşdeğer olduğunu idrak edip su kaynaklarını kirletmemek, nehir kenarında abdest alsan bile suyu israf etmemektir medeniyet.
Medeniyet, utanmayı bilmektir. Her şeyi tam olsa da utancını yitirmiş bir medeniyetin sağlıksız olduğunun farkında olmaktır.
İki omzu başında her şeyi kaydeden meleklerden, yağmurdan, yağmuru getiren bulutlardan, onları taşıyan rüzgardan, önce sararıp dökülen, sonra mevsimi gelince tekrar yeşillenen yapraklardan, mis gibi kokan çiçeklerden, lezzetli yemişlerden, kısaca Yaradan'ın emrini bihakkın yerine getiren cümle mahluklardan utanmaktır.
Öyle ya yaratılanların her biri, kendisine verilen her görevi eksiksiz yerine getiriyor, ya insan?
Medeniyet, nimetin kimden geldiğini bilmek,komşusu açken tok yatmamaktır. Kazandığı her kuruşta, yoksulun hakkı olduğunun şuurunda olmaktır.
Yaptığımız ya da yapmak zorunda olduğumuz halde yapmadığımız her şeyden hesaba çekileceğimizden; boynuzsuz koyunun, boynuzlu koyundan hakkını alacağından şüphe etmemektir medeniyet.
Hülâsa;
Medeniyet, öleceğini bilmektir..
Mahluk olduğunun farkında olmak, mahlukken Hâlık gibi davranmamaktır."
Medeniyet, kelimenin tam anlamıyla "insan" olmak, yani "Müslüman" olmak demektir.
Medeniyet, İslam'ın ta kendisidir.
Ağzınıza kaleminize sağlık hocam. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarın gerçek yüzünü ortaya sermişsiniz.
Sağolasın kıymetli müdurum..Sizlerin duası ve teşvikiyle aklımızın erdiği, dilimizin döndüğünce yazmaya gayret ediyoruz inşaallah..
Sağolasın kıymetli müdurum..Sizlerin duası ve teşvikiyle aklımızın erdiği, dilimizin döndüğünce yazmaya gayret ediyoruz inşaallah..
Sağolasın kıymetli müdurum..Sizlerin duası ve teşvikiyle aklımızın erdiği, dilimizin döndüğünce yazmaya gayret ediyoruz inşaallah..
Kahvaltı soframızin finalini yazınızı okuyup değerlendirerek yaptık.Oğlum bu yazıyi çok beğendi ve bana atar mısin dedi Genç beyinlerede ışık tutacak yazınız için teşekkürler.Kaleminize sağlık.
Çok sevindim kıymetli müdürüm, böyle güzel bir olaya vesile olduğum için..Selam ve muhabbetlerimle
Müthiş tespitler günümüzde unuttuğumuz değerlerin aslında hayatın anlamını oluşturduğunu gözümüze ve gönlümüze işleyen bir yazı olmuş kalemine ve yüreğine sağlık güzel insan
Eyvallah üstadım,sen bizim pîrimizsin edebiyat alanında..
Rabbim cümlemizi islamı hakkıyla yaşayanlardan eylesin. Tebrikler Metin Hocam.
Eyvallah ustadım..Amin
İnsanoğlu, ahiretin dünya hayatının süslerinden daha değerli olduğunu, dünyanın ahiret yurdunu kazanmanın bir geçiş noktasından ibaret olduğunu idrak edebildiği ölçüde yeryüzüne huzur gelecektir. Yazarımız yine hassas bir dokunuş yapmış.
Sağolasın müdürüm,beni zorla köşe yazarı yapacaksın sonunda.. Selam ve muhabbetlerimle
İnsanoğlu, ahiretin dünya hayatının süslerinden daha değerli olduğunu, dünyanın ahiret yurdunu kazanmanın bir geçiş noktasından ibaret olduğunu idrak edebildiği ölçüde yeryüzüne huzur gelecektir. Yazarımız yine hassas bir dokunuş yapmış.
Elhamdülillah. Ne mutlu bu idraka erenlere. Allah razı olsun hocam. Güzel bir konuyu dile getirdiniz.
İçtimai ve sosyal hayatın içinde müslümana emredilen davranışların aslında birer ibadet olduğunu ve medeniyet olarak adlandırıldığını dinin sadece namaz oruç hac vb.gibi herkesçe bilinen ibadetlerden müteşekkil olmadığını hatırlatıp vurgulayan bu güzel yazın için teşekkür ederim Metin hocam
Çok teşekkür ediyorum Osman Abi, değerlendirmelerin benim için çok önemli..Selam ve dua ile
İçtimai ve sosyal hayatın içinde müslümana emredilen davranışların aslında birer ibadet olduğunu ve medeniyet olarak adlandırıldığını dinin sadece namaz oruç hac vb.gibi herkesçe bilinen ibadetlerden müteşekkil olmadığını hatırlatıp vurgulayan bu güzel yazın için teşekkür ederim Metin hocam
Metin bey kardeşim,güzel insan Allah tüm insanlara hayırlı ömür versin insan gibi yaşamayı nasip etsin inşallah. Allaha emanet ol.
Mim siz medeniyet insana ölümü unutturarak yaşatmaya çalışıyor. Ölümü bilmek sorumluluklarını da bilmeyi ve yaşamayı gerektiriyor. Allah razı olsun üstad