Yıl 1999...28 Şubat'ın uğursuz günleri...
Merve Kavakçı, Fazilet Partisinden; Nesrin Ünal da Milliyetçi Hareket Partisinden aday olmuş, ikisi de halktan başörtüleriyle oy istemişler ve ikisi de halkın tevecühüyle milletvekili seçilmişlerdir.
O zamanlar A.Necdet Sezer tarafından uydurulan "kamusal alanda başörtüsü yasağı" tüm şiddetiyle tavizsiz uygulanmaktadır.
Merve Kavakçı ise ''Ben halktan başörtümle oy istedim,onlar da beni böyle seçti,inancım bunu gerektiriyor,bu şekilde yemin edeceğim:'' diyerek ısrarcıdır.
Yemin günü Nesrin Hanım, başörtüsünü çıkararak yemin eder meclis kürsüsünde.
Merve Kavakçı ise tam yemin töreninin ortasında başörtüsüyle meclise girince ortalık bir anda karışır. FP sıralarından Kavakçı'nın salona girişi sırasında alkış koparken DSP'li vekiller ise ellerini sıra kapaklarına vurarak protesto ederler. MHP, ANAP ve DYP'liler ise olaya seyirci kalmayı tercih eder.
Tüm protestolara rağmen Kavakçı, meclisten çıkmayıp başörtüsü ile yemin etmekte ısrarlı olunca Bülent Ecevit kürsüye çıkar. Sinirden kararmış bir suratla, son derece hiddetli bir ses tonuyla: "Devletin gelenek ve kurallarına, burada görev yapanlar uymak zorundadır. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz'' diye haykırır.
Merva Hanım,o gün yemin edemez;ama vekilliği devam etmektedir. Zamanın astığı astık, kestiği kestik olan DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, durumdan vazife çıkararak "Merve Kavakçı, ABD'de Hamas'ın bir toplantısında konuşma yapmış" gerekçesiyle Merve Kavakçı’nın evine terörle mücadele polisleri eşliğinde, gecenin bir yarısında baskın yapar. Çocuklar çok korkmuştur.
Çocuklarıyla yaşayan bir hanımefendinin evine yapılan gece yarısı baskınına, toplumun ve siyasetin her kesiminden büyük tepki gelir.
"Türban gericiliktir,Başı bağlı okumak isteyen, Suudi Arabistan'a gitsin" diyen Süleyman Demirel de katı laiklik taraftarı Bülent Ecevit de insan haysiyetine yakışmayan, aile mahremiyetine yapılan bu saygısızlığı hoş görmez ve savcı Nuh Mete Yüksel'e soruşturma açılır.
Yıl 2020...Bugünler.
Cumhurbaşkanlığı İletişim başkanı Fahrettin Altun, tarih ve miktarı belli, herkese açık bir ihale ile evinin yanında bulunan, tinercilerin uğrak yeri metruk bir arsayı kiralar. Orayı temizler ve arsaya basit bir çardak yapar.
Malum basın bunu kamuoyuna "villa" diye lanse eder.
Bunun üzerine Koronavirus günlerinde, millet canının derdinde iken, devlet de tüm gücüyle salgınla boğuşurken CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, bunu kendine dert edinir ve Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş'ı fotoğraflamak için gece vakti Altun'un evine gönderir.
Fahrettin Bey'in hayat arkadaşı Fatmanur Hanım, o sırada evde çocuklarıyla beraberdir ve yanlarında eşi yoktur.
CHP'li başkan fotoğraf çekerken korumalar onu görür ve ona müdahale eder. Çıkan gürültü eve ulaşır, evde panik havası eser; çünkü Fahrettin Bey'in, görevi gereği, terör örgütlerinin hedefi olma ihtimali vardır.
Korumaların müdahalesi sonucu oradan uzaklaşmak mecburiyetinde kalan CHP'li başkan:
"Beni kontrol etmeye CHP yolladı. Tekrar geleceğim." diyerek oradan uzaklaşmak zorunda kalır. Giderken korumalara tehditler savurmaktan geri kalmaz.
Olay duyulunca CHP İstanbul İl başkanı Canan Kaftancıoğlu'na: "Bu olaydan haberiniz var mı? Eğer varsa bir hanım olarak, yanında eşi olmayan bir başka hanımın evinin bir gece vakti fotoğraflamasının doğru olup olmadığı'' sorulur.
CHP İstanbul İl Başkanı da:
" İlçe Başkanımızı ben gönderdim, arsaya villa yapılmış mı diye fotoğraflamasını istedim. Biz İstanbul'u korumak zorundayız. Yaptığımız gayet normal, gerekirse yine yaparız." diye yaptığını savunur.
Nihayetinde bu olay Kılıçdaroğlu'na canlı yayında sorulduğunda Kılıçdaroğlu aynen şunları söyler:“Bizim ilçe başkanımız oradan geçiyor aslında. Özel bir fotoğraf çekme özel bir şey yapmıyor, yok öyle bir şey. Takipçilik için değil, nedir ne değildir bakmak istemiş oraya. Yoksa öyle fotoğraf çekilmesi değil.”
Bir tarafta; başörtüsü ile yemin etmek istediği için ''Bu hanıma haddini bildirin'' diye çok büyük tepki gösterdiği, yemin ettirmediği, vekillerine meclis kürsüsünün etrafını sardırtarak ''dışarı dışarı'' diye tempo tutturduğu Merve Kavakçı'nın evinin bir gece yarısı basılmasına tepki gösteren Bülent Ecevit; diğer tarafta İlçe başkanının ''Fotoğraf çekmeye gittim'', İl Başkanının da ''İlçe başkanını ben gönderdim.'' beyanlarına rağmen Kılıçdaroğlunun milleti saf yerine koyan inkârcı tavrı.
İki lider, iki tavır... Sosyal Demokratların 30 sene sonra düştüğü ibretlik seviye..
Muhalefetteyken bile ''aile mahremiyeti'' gibi kutsal bir hakka saygı göstermeyenler, iktidara geldiklerinde neler yapar,kimbilir?
Allah bunların şerrinden hepimizi korusun!
Deccal ve onun ülke temsilcileri, bütün ruhu canı ile her şeyi ile yalancıdır, hakikati farklı suretlere sokup işin içinden çıkılamayacak duruma getirendir. Deccal’ın askerleri kendilerini bir şeylerin arkasında gizleyen tipler olacak (takıyye yapması). Deccal ve askerleri aşırı iftiracı ve hakikatleri çarpıtan kimseler olacak. Deccal’in askerleri bütün ruhları ile Deccâl’a casusluk yapan casus kişiler olacak. Deccal’a inanan, onu tasdik edip ona tabi olanlar ne kadar sâlih amel işlerlerse işlesin hiçbir fayda vermeyecek, Deccal’ı yalanlayanlar ise geçmişte işledikleri günahları affedilecek. Tahkiki imana ermiş olanlar “Bu her şeyi ile yalancıdır ve Allah Rasulü (asm) bize sizden haber vermişti ve bizi ve evlatlarımızı uyarmıştı. Sizin bizim yanımızda yeriniz yok. Sizler sadece şeytan ruhlu kimselersiniz; bu Deccal de Allah’ın düşmanıdır.” diyecekler. Müminler Deccal’dan büyük zarar görecekler. Deccal’ın ordusuna müşrikler, kâfirler, münafıklar ve fasıklar katılacak. http://www.akasyam.com/kose-yazisi/1402/sufyaniyet-komitedir-ve-4-buyuk-basi-vardir.html
Üstad, yakın tarihin ibret-ş alem rezaletini ve mensuplarını bilenlere hatırlattığınız, bilmeyenlere öğrettiğiniz için teşekkür ederiz.
"Modern şehrin eşkiyaları" Yapılan yüzkarası uygulama ancak bu kadar güzel tanımlanabilirdi. Kalemine sağlık hocam.
Eyvallah Seyfullah Hocam,sizin ovguleriniz bizim için gurur vesilesidir.Selam ve muhabbetlerimle
Allah razı olsun üstad. hastalıklı bir hallet-i ruhiyenin ser encamını çok güzel sergilemiş, hem de yakın tarihin bilinmesi gereken ancak maalesef kolay unutulan bir yüz karasını bilmeyenlere anlatmış, bilenlere hatırlatmışsınız.
Sağolasın hocam, dediğiniz gibi geçmişi çok cabuk unutan bir milletiz.Su an mecliste birçok başörtülü hanım vekilimiz var.Bu durum hayaldi bir zamanlar..Bugunlere gelmek için çok bedeller ödendi.Arada yeri gelince gecmişi hatırlatarak bugünü anlatmakla iki meseleyi aynı anda halletmiş oluyoruz.. Gecmişi unutursanız tekrar eder,demek istiyoruz.İnsaallah anlasiliyordur mesajımız.. Selam ve muhabbetlerimle..