NEVİ ŞAHSINA MÜNHASIR BİR SİYASETÇİ:DEVLET BAHÇELİ
Ülkücü hareketin olağan ve ebedi lideri merhum Alpaslan Türkeş'ten sonra hareketin lideri Devlet Bahçeli olmuştur..
Gerek duruşu gerek yüz ifadesi ve konuşmalarındaki ses tonuyla çok sert, tavizsiz bir lider portresi çizen sayın Bahçeli, söz konusu DEVLET olduğunda (içten ve dıştan çok sert eleştirilere rağmen) çok uyumlu bir lider görüntüsü vermekten çekinmemiştir.
Siyasi öngörüleri bazen yanlış çıksa bile niyet, hep bu milletin selamete çıkarılması, barış ve huzur içinde yaşaması, menfaatlerinin korunması ve mazlum milletlerin son umudu olan TÜRK DEVLET'inin HAYATİYETİNİ SÜRDÜRMESİ OLMUŞTUR..
Siyasi tarihimize baktığımızda devlet ne zaman krize girse ya da öyle bir ihtimal belirse,siyaset ve bürokrasi kördüğüm olsa,siyasi endişeleri bir yana bırakarak ilk ve ''çözümcü''hamle ondan gelmiştir...
12 Eylül'den önce kanlı bıçaklı olduğu SOL siyasi görüşle (çok daha rahat anlaşabileceği ERBAKAN HÜKÜMETİ'ni ''dinlendirmek'' gerekçesiyle bir kenara bırakarak) ECEVİT ve MESUT YILMAZ' la koalisyona gitmesinin sebebi de bu düşünceydi..
Seçkinci zümrenin, Sabih Kanadoğlu önderliğinde sırf ABDULLAH GÜL'ün cumhurbaşkanlığını engellemek adına uydurduğu (hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin bile kahkahalarla güldüğü) 367 garabetini, meclise girerek ortadan kaldıran ve Türk siyasetine, dolayısıyla devletine nefes aldıran da oydu.
Ülkücü hareketin belki de 'en yumuşak karnı' olan gençleri sokaklardan çeken de oydu;özellikle şimdi niyetin çok daha iyi anlaşıldığı GEZİ OLAYLARI' nda ülkücü gençleri sokaklardan çekerek başımızdaki belanın çok daha büyümesini engelleyen de... Yine PKK terörüne karşı kürsüden, mikrofonlardan çok sert söylemlerine rağmen, gençlerin sokaklara dökülmesini engelleyen, belki de bir iç savaşın önünü kesen de..
Ve şimdi de gündemde yokken birdenbire BAŞKANLIK MESELESİNİ kamuoyuna getirmesindeki niyet de aynı....CHP, HDP krizlere oynarken O, çözüm için çareler üretmeye çalışıyor..
Bahçeli diyor ki: ''Cumhurbaşkanı seçimle işbaşına geldiği için Ona ‘’Sen köşkünde otur.'' diyemeyiz.. Fakat şu anki sistem ''parlamenter sistem'' olduğu için ikilik oluşuyor ve bu krize yol açıyor…Eğer çözüm bulamazsak, yakın zamanda bu durum, rejim krizine dönüşecek…Bu yüzden mutlaka yeni bir formül geliştirmeliyiz.. BAŞKANLIĞA KARŞIYIZ,PARLAMENTER SİSTEMDEN YANAYIZ..FAKAT FİİLİYATTA PARLAMENTER SİSTEM DE SIKINTIYA ÇÖZÜM DEĞİL..O HALDE YENİ BİR SİSTEM GELİŞTİRMELİYİZ..AK PARTİ,TEKLİFİNİ GETİRSİN BAKALIM'' DİYOR..BAŞKA DA BİR ŞEY DEMİYOR..Bahçeli,meselenin halka götürülmesinin yolunu açıyor. HALK 'evet'' de dese 'hayır' da dese başımızın üstüne, diyor..
DEMOKRASİYE GERÇEKTEN İNANMIŞ SİYASETÇİ,BAŞKA NE DİYEBİLİR Kİ?
Bahçeli'nin bu çırpınışlarını hâlâ daha siyaset ve gurur açısından değerlendirenler,''Bahçeli,MHP'yi AK PARTİ'nin peşine taktı''şekilnde çok sert ve bir o kadar da insafsız eleştiriler getiriyor...AMMA VELAKİN gördüğüm manzara hiç de öyle değil...ÇÖZÜM SÜRECİ'ne ilk günden çok sert şekilde karşı çıkıp terör bitene kadar silahlı mücadeleyi savunan MHP değil miydi? Yine sınırları, teröristler için yol geçen hanı olan komşuları kaale almayıp ordumuzla müdahale edelim, diyen de MHP değil miydi? Mücadele yurt içinde ve dışında onun istediği gibi yapılmıyor mu? Yani işin Türkçesi, devlet, şimdi DEVLET'in çizgisine gelmedi mi? Yeni anayasa ve başkanlıkta da O,ne derse olmayacak mı?
Tüm bu anlattıklarımızın ışığında Devlet Bahçeli'yi,dolayısıya MHP'yi teslimiyetçilikle suçlayanlara için yazımızı şu soruyla bitirebiliriz:
MHP mi AK PARTİ'nin peşine takıldı; yoksa AKPARTİ mİ MHP'nin yanına geldi?