NİYET OKUYUCULAR
Aşırılıklar, oldum olası rahatsız etmiştir beni. Abartılı davranışların ve sözlerin, sahte ve samimiyetsiz olduğuna zerre şüphem yoktur; çünkü hayat tecrübemiz bize, böyle abartıların ardında illaki kişisel ya da kurumsal bir menfaat kaygısı olduğunu defalarca göstermiştir.
Bu yüzden 10 Kasımlarda gündemin dışında kalmaya özellikle gayret ederim.
Çünkü medeni, gelişmiş kabul ettiğimiz ülkelerden herhangi birinde asla göremeyeceğimiz garip manzaralara şahit olmak yoruyor beni. Binlerce yıllık tarihi olan, onlarca devlet kurmuş, medeniyetler inşa etmiş milletimizin içine düşürüldüğü duruma hakikaten üzülüyorum. "Saygı ve minnet" adına yapılanların, "saygı ve minnet" duygusu ile uzaktan yakından alâkası yok. Adını bir türlü koyamadağım, farklı bir şey bu.
Trafiğin vızır vızır aktığı yolda, saat 9.05'te başlayan siren sesiyle birlikte otomobilini durdurup saygı duruşuna geçenler...
Otoyolun ortasında zınk diye duran otomobile arkadan çarpanlar....
Çay dağıtırken çay bardağı dolu tepsiyi anında yere atıp hazırola geçenler..
Kameraların kendine dönük olduğunu fark ettiğinde ( ki büyük ihtimal mizanseni kendileri ayarlıyorlar) ağlamak için kendisini garip şekillere sokanlar ...
Atatürk'e benzerliğini "kazanca" çeviren sahtekârlara sarılıp "Atam çok özledik, dön; sana ihtiyacımız var" diyerek gözyaşı dökenler..
"Her sene olduğu gibi Anıtkabir'e atayı ziyarete geldim, belki Ata canlanır, çıkar gelir diye saatlerdir burdayım ; ama yine gelmedi " diye sızlananlar..vs vs
Örnekleri çoğaltmak mümkün; ama okuyucunun tahammül sınırlarını zorlamayalım..
İsmet Özel: "Sevmek mübalağa sanatıdır, abartın." derken bu manzaraları kastetmiyordu herhalde.
Kadim kuraldır; "Haddini aşan her duygu, zıttına dönüşür."
Bunu, “Kar uzun süre elde tutulursa ateş gibi etki eder. Aynı şekilde, sevinç ya da kederin aşırıya vardığında insanı öldürdüğüne; çok fazla gülmenin sonunda ağlamaya döndüğüne tanık oluruz.” şeklinde ifade eder İbn-i Hazem.
Bu abartılı manzaraların insanımızın ruhunda nasıl bir kargaşaya yol açtığını, meselenin trajediden çok komediye evrildiğini göremiyor ya da görmek istemiyor M.Kemal'i çok sevdiğini, onun her şeyden ve herkesten fazla saygı görmesi gerektiğini düşünenler. Onu yücelteyim derken aksi bir duruma düşürüyorlar, farkında değiller.
Onlara şu gerçeği hatırlatmakta fayda var:
"Yaşamın özü ve şifası, dengede kalabilmektir."
Bu girişi niye yaptık? Sözü, sosyal medyada şahit olduğumuz bir basın toplantısına getirebilmek için...
Bizim gündemden isteyerek uzak kaldığımız zamanlarda meğer Karabük müftü yardımcısı Ekrem Akmanşen, (kendisini tanımam, ismini bu vesileyle duymuş oldum) kendisine özel bir alanda bazı sözler sarf etmiş. Karabük CHP İl Bşk. Vedat Yaşar da basın toplantısı düzenleyerek ona “Sizlerin 'ima' yoluyla da olsa ( ki burada niyet okuyuculuğu yapıyor başkan, insanların aklından geçenleri okumak gibi insanüstü bir özelliği olsa gerek) dil uzattığınız kişi, bu ülkenin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’tür. Önce haddinizi bileceksiniz! O kurum olmasaydı, cami önlerinde toplanan paralarla geçinmeye çalışacaktınız” diye çıkışmış.
Başkandan sadrolan "O kurum olmasaydı, cami önlerinde toplanan paralarla geçinmeye çalışacaktınız” cümlesi bana, içkili otomobil kullanan ya da aklınca uyanıklık yaparak emniyet şeridinde yakalanan en hafif tabirle sorumsuz sürücülerin, emniyet görevlilerine "Siz bizim vergilerimizle maaş alıyorsunuz" edepsizliğini çağrıştırdı ya konumuz bu değil...
Başkandan sonra mikrofona geçen İkinci konuşmacı (okuyucu desek daha doğru olur; çünkü önündeki kağıdı okumaya çalıştı) müftü yardımcısına "hain, alçaklık" gibi veciz(!) kelimelerle haddini bildirdikten(!) sonra, basın mensuplarına dönerek:"Sorusu olan var mı? diye seslendi; basın mensuplarından herhangi bir ses çıkmayınca toplantı sona erdi.
Basın toplantısındaki manzara buydu.
Ben basın toplantısında olsaydım sayın başkana ve heyetine şunları sorardım:
Konuşmanızda Müftü yardımcısına "Atatürk düşmanlığı" gerekçesiyle hakarete varan çok ağır eleştiriler getirdiniz; ama "Kürt halkını katletti" gerekçesiyle M.Kemal'i asla sevmeyen ve bunu da gizlenmeyen, Anıtkabir'e gitmeyen, onun heykellerini yakan, kurduğu TC 'yi "özerklik,yerinde yönetim" gibi süslü söylemlerin arkasına saklanarak yıkmaya çalışanlarla işbirliği yapıyorsunuz...
Bu bir çelişki değil mi?
İlaveten;
Daha yakın bir zamanda aynı siyasi hareketin eş genel başkanı olan zat, otobüsün üzerinden, yanında Genel Başkanınız Özgür Özel olduğu halde, seçmenlerine şöyle seslenmişti :
"Seyit Rızalar ne yaptıysa, Sakine'ler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır."
Bu konuşmanın hemen ardından mikrofonu eline alan genel başkanınız
" Yahu bu Seyit Rıza, Atatürk'e karşı isyan etmişti, Sakine Cansız bizim 40 bin vatandaşımızın katili PKK'nın bir üyesidir, siz nasıl oluyor da onun izinden gidiyorsunuz?" demek yerine eşbaşkana destek vermişti.
Tarih bilginizin, ortaokul ders kitaplarından öteye geçmediğini varsayarak hadi Seyit Rıza'yı tanımıyorsunuz diyelim, çok uzak olmayan bir zamanda Fransa'da öldürülen PKK yöneticisi Sakine Cansız'ı da mı duymadınız?
Teşkilat olarak, bu tavrı için (müftü yardımcısına yaptığınız gibi haşin olmasa da) genel başkanınıza hesap sorabildiniz mi? Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz, geçelim.
Durum böyleyken, kendini savunamayacak pozisyonda olan bir kamu görevlisinin, sınırlı sayıda insanın katıldığı özel görüşmelerde sarf ettiği "imâlı(!)" sözlerinden "Atatürk düşmanı, hain" icad etmek, daha da ileri giderek işine son verilmesini, hatta hapse atılmasını istemek, sizce hakkaniyetli, vicdânî bir tavır mıdır?
Bu sorulara yetkililerce mâkul ve mantıklı cevaplar verilir miydi bilemiyorum. Amma velakin odada soğuk bir rüzgar estireceği kesin; çünkü gerçeklerin can yakmak gibi acıtıcı bir özelliği var.
Velhasılıkelam,
Başkalarını suçlamaya kalkmadan önce insan, kendisine bakmalı.
Ve
İnsan, sırça köşkte oturuyorsa, komşusuna taş atmamalı.
NOT:Bu yazı, bir "Atatürk" eleştirisi değil "Atatürkçü" eleştirisidir. Bir başka deyişle "Atatürk" diyerek kendi ''yaşam tarzlarını, inandıkları değerler sistemini", insanlara dayatan, yine aynı gerekçelerle insanlara neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğini dikte eden "kraldan çok kralcıların" eleştirisidir.
Karabükun başka bir haber sitesinde de susturun bu Atatürk düşmaninı başlıklı haberin altına yazılan yorumları okuyunca ,daha okuduğunu anlamayan zavallılar var, deyip geçmiştim.
Allah razı olsun. Dayatma karşıtı güzel bir yazı olmuş.
çok nezaketli chp eleştrisi olmuş bu naziklik sizin fıtratınız sayın hocsm oysa daha saymadığınız onca halkı tahrik edici eylemleri ve söylemleri olduğu halde mitinglerde eli kanlı terör yanlılarına selam göndermelerine rağmen nazik yazmışsın teröristlere yardım ve yataklık yapma suçlarından kayyum atanan başkanlara destek verdikleri halde nazik yazmışsınız kürt halkının haklarını yedirmeyiz diyen ( oysa devletin her alanında vekillikte polislikte memurluk ta ırk ayrımı yapılmaksızın her hakları verildikleri halde ) ülkemizin vatandaşları arasında ülkenin bölünmez bütünlüğü ilkesine aykırı yalan kin ve düşmanlığı ayyuka çıkarmalarına rağmen gayet sakin nazik ve dengeli yazı olmuş ellerinize sağlık selametle
CHP laiklik elden gidiyor yazısı içinkaç para veriyorsa parasını verelim Ergün milletin huzurunu bozmasın
Bunlar yakında Atatürke pkk ile çalışıyordu der sonrada müftüyle uğraşır
Niyet okuyuculuğu moda. Kendini öne çıkarmak isteyenlerin. gündem olmak derdinde olanların, dokunulmazlık zırhına ihtiyacı olanların sıkça müracaat ettiği yöntem. Kaleminize sağlık üstad.
Sayın yazarı tebrik ederim. Bu iftiraları atanlar ya cahil ya da art niyetli.
Çok dengeli bir yazı olmuş. Bir çok insanın söylemeye cesaret edemediği konulara açıklık getirmişsiniz. Tebrik ve teşekkür ediyorum.
Allah razı olsun kalemine sağlık
"Yaşamın özü ve şifası, dengede kalabilmektir."Allahım bizleri dengede kalanlardan eyle.Rabbi yessir vela tuassir Rabbi temmim bilhayır
Tebrikler kardeşim. Duygularıma tercüman olmuşsun.