Son bir haftanın en hararetli konusu, doktorlara yapıldığı söylenen maaş artışı.
Doktorların, sadece emekliliklerine etki edeceğini sonradan öğrendiğimiz maaş artışı meselesine-şu anki maaşlarına zam yapılacak şeklinde anlaşıldığı için- diğer sağlık çalışanları, "Sağlık sistemi bir bütündür; bizi neden kenarda bıraktınız?" gibi kendilerince haklı bir gerekçeyle tepki gösterip tüm ülkede "işe gitmeme veya iş yavaşlatma eylemi" başlattılar.
Yasal haklarıdır, saygılıyız, destekliyoruz.
Yalnız Pazartesi bir sendikanın, salı ve perşembe günleri diğerinin eylemi, salgın sebebiyle zaten sıkıntıda olan sağlık sisteminin fenâ şekilde aksamasına ve insanların daha da mağdur olmasına yol açtı.
İçimizden bir ses,endişeli bir tonla şu soruyu soruyor:
"İnşaallah farklı birkaç sendika daha yoktur, o zaman yandı gülüm keten helva..Tüm hafta boyu sağlık sistemi felç."
Alelacele, eksisi artısı tam düşünülmeden,
TÜM SİYASİ PARTİLERİN "EVET" demesiyle kabul edilen teklifin, iyileştirici olmak yerine, rahatsızlıkları daha geniş bir yelpazeye yayıcı etkisi olduğu anlaşılınca, teklif tekrar görüşülmek üzere geri çekildi. Aldığımız duyumlara göre, kanun teklifinin, tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde hazırlanılması üzerinde çalışılıyor.
O halde amaç hasıl olduğuna göre tüm sağlık sendikaları, "iş bırakma eylemine" derhal son vermeliler. Üyelerine "Bak biz eylem yaptık da böyle oldu" diyebilmek adına insanlarımızın sağlığını tehlikeye atmamalılar.
Aksi halde kamuoyu tarafından maksadın "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek" olduğu düşünülür ki bu, salgın zamanlarında "can vermek için canlarını veren" tüm sağlık çalışanlarına yapılabilecek en büyük haksızlık olur.
Son sözlerimiz de kanun yapıcılara olsun:
Kanunlar hazırlanırken acele etmemek gerekir. Önünü-sonunu iyice düşünmeden (iyi niyetle de olsa)
'biz yaptık oldu" tarzında yapılan kanunların olumsuz etkisi, suya atılan taşın yol açtığı halkalar gibi büyüyerek toplumun neredeyse tüm kesimlerine ulaşıyor. Etkilenmedik kimse kalmıyor. Kaş yapayım derken göz çıkarılıyor.
Ortaya çıkan sıkıntılardan dolayı en büyük zahmeti de yereldeki sorumlu bürokratlar ve siyasetçiler çekiyor. Aslında birinci derecede sorumlu olmadıkları bir meselede, (bazen) kendini bilmezlerin hakarete varan terbiyesizliklerine muhatap bile olabiliyorlar.
O halde nasıl ki bir sözü, düşünüp taşınmadan, içimizden geçirmeden, kendi kendimize ölçüp tartmadan, doğuracağı sonuçları hesaplamadan, düzeltmeden söylememeliysek çıkarılacak kanunlarda da aynı yol izlenmelidir.
Acele ile menzil alınmaz vesselam..
Aynen katılıyorum hemşerim.Tarafların görüşleri alınmadan,artisını,eksisini düşünmeden "Ben yaptım oldu, güzel de oldu." mantığıyla hareket edilince,niyet güzel bile olsa,ortaya böyle bir durum çıkıyor maalesef..Bir yeri tamir edeyim derken her yeri kırıp döküyorsun.Selam ve muhabbetlerimle
Değerli Abim, sorun birazda siyasetin , karar alıcıların empati eksikliğinden kaynaklanıyor. Ekip işi olan Sağlık Hizmetini sadece doktorların yürüttüğü şeklinde bir bilinçaltınız varsa ve ayrım yapıyorsanız iç huzuru sağlayabilir misiniz. Sağlıkta bu yapıldı ve bu ayrım ilk değildi. Aslında herşey sebep - sonuç ilişkisi içinde gelişiyor. Son durum itibarı ile amaç hasıl olmuş. Doktor arkadaşlarımızın hakettiği bu artışı almaları ancak diğer sağlık çalışanlarının da bu katkıdan faydalanması kararı alındı. İnşallah tatmin edici bir sonuç çıkar. Allaha emanet olun.