CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Almanya'da CHP'lilere seslendiği konuşmada Afrin operasyonunda yer alan askerler için dua edince, salondakiler tarafından yuhalanmış. Öyle ahım şahım sözlerde söylememiş ha,dedikleri de şu sözlerden ibaret:" Hiçbir annenin acı çekmesini istemiyoruz. Bugün Afrin'de çarpışan askerlerimize, sadece ve sadece şimdilik şu dilekte bulunuyorum: Allah onların yardımcısı olsun.''
Kılıçdaroğlu, başına gelecekleri az çok tahmin ettiği için olsa gerek, hem nalına hem mıhına vurayım, demiş.Öyle ya Mehmetçik'e başarı dilemese(Zaten askerlerimiz Afrin yollarında iken, böylesine önemli bir durumda ziyaretini kesip ülkesine dönmemesinin mahçubiyeti var) ülkemizde seçmenleri hepten küstürecek, çok ağır eleştiriler alacak. Başarı dilese, salondakilerin tiyneti belli. Tam bir ''aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık''durumu. Üstüne basa basa SADECE ve SADECE ŞİMDİLİK kaydı düşmesi de kendisini salondakilerin hışmından korumak için yeterli olmamış..Yuhalanmaktan yine de kurtulamamış.
Mehmetçiklerimiz, geleceğimizi,namusumuzu,bayrağımızı korumak için hayatlarını ortaya koyup sevdiklerini, hayallerini, arzularını arkalarında bırakarak vatan millet aşkına Afrin'de çarpışırken; aileler bağırlarına taş basıp vatan-millet için canpârelerini dualarla uğurlamışken; teyzelerimiz, ninelerimiz onlar için elleriyle yaptıkları yemekleri, pasta- börekleri yetkililere ulaştırırken; bütün camilerde gözyaşları eşliğinde yürekten dualar okunurken, dilin ucuyla yapılan başarı dileğine bu yuh çekmeler de ne oluyor, kimin adamları bunlar?
CHP'nin bu aşırılardan mutlaka kurtulması lazım:
TKP'nin düzenlediği toplantıya katılıp kominizm için sol kolunu kaldırıp slogan atan il başkanlarından; içlerindeki asker-polis nefretini bir türlü engelleyemeyen kominizm artığı vekillerinden, şehitlerimizin yanında değil de her fırsatta PKK cenazelerinde, taziye çadırlarında görülen, orada göz yaşı döken terörist sevicilerden, ''İran'la savaş çıksa Türkiyeyi değil de İran'ı tutarım'' diyen kendini bilmezlerden; 'özgürlük, insan hakları' gibi kavramların ardına sığınıp ahlaksızların, terör sevicilerin yanında olmayı hüner sayan,her yemeğe maydanoz olmayı hüner zanneden densizlerden, ÖSO'yu El Kaide diye niteleyen büyükelçi eskilerinden, her fırsatta milletin değerleriyle alay eden, onlara kinini kusan teşkilat yöneticilerinden, milletiyle değil de devlet-millet düşmanlarıyla her fırsatta kol kola olan, onları savunan,şirin göstermeye çalışan yazar-çizer-sanatçı-dernekçi müsveddelerinden kendisini mutlaka korumalı, onlarla arasına mesafe koymalıdır.
Aksi halde iktidar arzusu, hayâlden öte geçmeyecek. Böyle bir dertleri varsa elbet.
Zor Oyunu Bozar
2013 yılındaki kongrede Aziz Yıldırım ile Mehmet Ali Aydınlar başkan adayı olarak karşı karşıya gelmişti. Yıldırım, o kongrede Aydınlar'a şu sözlerle yüklenmişti:
''Şimdi kimler Fenerbahçe'ye başka olması gerekiyor diye bir soru sorduğumda, en başta ikiyüzlü olanların bu kulübe başkan olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sen Galatasaray'ın başkan adayı mısın? Galatasaray'daki mesai arkadaşın Lütfü Arıboğan'ı da yönetime alacak mısın? Eğer başkan olursan TFF'de yaptığın gibi Galatasaraylılarla el ele vererek Fenerbahçe'yi Galatasaray'a mı katacaksın?"
Çok ağır sözlere muhatap olan Aydınlar kürsüden ''3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe'nin çok daha fazla zarar görmemesi için çok büyük mücadeleler verdiğini, çalışma arkadaşlarının bu duruma şahit olduğunu' söyleyerek, suçlamaları hak etmediğini, gözyaşları içinde 'oğlu öldüğünde bile bu kadar üzülmediğini' ifade ettiğinde Aziz Yıldırım, bu gözyaşlarının bile sahte olduğunu, kendini acındırmak ağladığını söyleyebilecek kadar acımasızlaşmıştı.
Bunca yaşanmışlığa rağmen, paralar suyunu çekince Aziz Başkan, muhtemel ki Mehmet Ali Aydınların ellerine sarılıp,'' Ocağına düştüm, durum vahim, sen çok iyi bir Fenerlisin, ben ettim, sen etme!'' diyerek Acıbadem Sağlık Grubundan para dilenmiş. Sonunda Fenerbahçe'ye 3 yıl için 55 milyon dolar gibi peşin ödenecek bir miktara ACIBADEM markasının göğüs reklamı olabilmesi için anlaşılmış.
Makyavelizm'in "Amaca giden her yol mübâhtır." ilkesi, Aziz Yıldırım'ın şahsında bir kere daha ete kemiğe bürünmüş oldu. Muhterem başkan, koltuğu kaybetmemek için her yolu deniyor, gerekirse denemeye devam edecek anlaşılan. Ali KOÇ gibi ciddi bir rakibi bulunca karşısında, tahtını kaptırmamak için şekilden şekile, kılıktan kılığa girmekte herhangi bir beis görmüyor. İlkeler, prensipler, gurur vs hak getire...
Bir zamanlar kendince yerin dibine soktuğu, kürsüde ağlattığı kişiden gelecek parayla, başkanlık koltuğunu korumaya çalışıyor. Korumakla kalmıyor,anlaşmayı 3+3 yıllık yaparak Fenerbahçe'nin başkanlık koltuğuna 6 yıllığına ipotek koymaya çalışıyor aklınca. Anlaşılıyor ki bunu da normal görüyor. Öyle ya Fenerbahçe onun varlığıyla kaim. O varsa var; yoksa yandı gülüm keten helva.
''Mezarlar, kendisini vazgeçilmez zannedenlerle doludur.''sözü birilerine hatırlatılmalı.