Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, toplantı sonrasında,bilim kurulunun ve ilgili bakanların da ortak görüşüyle YKS'nin 27-28 Haziran'da yapılacağını açıkladı.
Bu karar hakkında olumlu görüş bildirenler kadar,kararı tepkiyle karşılayanlar da oldu. Şahsen ben 30 yılı aşkın bir dersaneci tecrübesiyle bu duruma olumlu bakanlardanım.
FAKAT şu gerçeği de vurgulamadan geçmek, haksızlık olur. Üniversite sınavlarının daha önce dillendirilen tarihten bir ay önceye çekilmesi pedagojik olarak doğru değil. Sınav tarihi Temmuz diye duyurulduğu için bu kararın ,kendini bu tarihe göre ayarlayan öğrencilerde psikolojik olarak rahatsızlık oluşturduğuna şüphe yok. Zaten sınav başlı başına stres kaynağı iken üstüne eklenen salgın stresi sebebiyle insanların içinde bulunduğu ruh hali dikkate alınmalı, tarih belirleme hususunda daha hassas olunmalıydı.
Fakat bu abartıldığı kadar da büyük bir problem değildir; çünkü YKS soruları zaten 6 Mart'a kadar işlenen konulardan sorulacak. O konular da çoktan hem okullarda hem de kurslarda anlatılmıştı. Şu an sınav yapılsa dahi tüm öğrencilerin sınava hazır olması gerekirdi.
Eğer ortaya çıkan bu durumdan şikayet edecek birileri varsa onlar da şüphesiz "hedefi olan ve buna göre planlı, programlı çalışan'' öğrenciler olmalıydı. Şöyleki; YKS soruları, bilgiden çok öğrencinin ''okuma-anlama-yorumlama ve dikkat'' gibi özelliklerini ölçmeyi hedefleyen yorum ağırlıklı sorulardır. AYT dediğimiz 2. bölüm soruları ise genel olarak bilgiyi ölçmeyi, en iyiyi bir adım öne çıkarmayı amaçlayan, zorluk derecesi yüksek sorulardır. Halk diliyle ''okkalı''sorulardır.
Öğrenciler arasındaki bilgi farkı, bu okkalı sorulardan ortaya çıkar. Zirve okullar dediğimiz Boğaziçi, ODTÜ, Hacettepe, Cerrahpaşa,Galatasaray gibi üniversitelere ikinci bölümdeki performansıyla girer öğrenciler. Bu çocuklar, YKS'nin okuma-anlamaya dayalı soru tiplerinde çalışmalarının farkını maalesef gösteremeyecekler bu sınavlarda. Bu yüzden haksızlık varsa ortada onlara yapılmıştır.
Ama biz yılların tecrübesiyle biliyoruz ki şikayet, her daim çalışmayı sevmeyen, hep bir bahanenin ardına saklanan, okulun daha İlk gününde öğretmenlere ''Hocam, okul ne zaman bitecek?'' ya da sınavdan önce ''Hocam, istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?'' sorularını yönelten öğrencilerden gelir.
Oysa bu öğrenciler şikayet etmek yerine, bu kararı veren yetkililere gece gündüz dua etmeliler; çünkü çok büyük avantajlar sağlıyor bu sınav. Bilgiden ziyade yoruma dayalı soruların gelmesi en büyük kazançları. Böylece çalışmayı sevmemeleri, onlara korktukları kadar dezavantaj olmayacak. Elbet ,ağlayıp sızlamayı bir kenara bırakarak şu son 1.5 ayı hakkıyla değerlendirirlerse.
İkinci büyük avantaj sınav sürelerinin 30 dk arttırılması. Yıllarca bu işin içinde olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki özellikle sınava iyi hazırlanamamış öğrencilerin en büyük problemlerinden biri soruları yetiştirememesidir. Birçok öğrenci, iyi hazırlanamaması sebebiyle soruları hızlı ve doğru çözemediği için, soruların büyük bölümüne bakamadan sınav süresi bitiveriyordu. Sınav sonrası sayısız öğrenciden ''Ah biraz vaktim olsaydı çok daha fazla soru yapabilirdim, evde baktım sorular gayet kolaymış.'' serzenişlerini çok duymuşumdur. Şimdi sürenin yarım saat uzatılması, onlar için çok;ama çok büyük nimet.
Sevgili Öğrenciler! "Moralimizi bozmayalım, aklımızdan çıkarmayalım ki sınava hazırlanan her öğrenci bizimle aynı durumda. O halde kim yeni duruma hızlı bir şekilde adapte olursa rakiplerinin önüne geçerek durumu lehine çevirip kârlı çıkacak. O kişi, neden biz olmayalım.Yapmamız gerekenler belli..."
Sınavın temmuz gibi düşünülüp haziran sonuna alınması bizi asla küstürmemeli.(Şunu da belirtmeden geçmeyeyim.Temmuz ,özellikle ''Ege, Akdeniz ,İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu gibi bölgelerimizde sıcaklıkların zirvede olduğu aydır. Öğrencilerin ''elektriklerin kesik, klimaların bozuk olduğu sınıflara denk gelmesi olmayacak bir ihtimal değildir. Böylesi bir ortamda sınava giren öğrencide oluşacak travma da ayrıca bir bahis konusudur.)
Sınav zamanını değiştirme gücümüz olmadığı gibi ağlayarak,sızlanarak kazanabileceğimiz herhangi bir şey de yok. Akıllı insan şikayet etmek yerine, bu durumu nasıl avantaja dönüştürebileceğini düşünüp kazançlı çıkmanın hesabını yapan ve planlamasını ona göre düzenleyen insandır.
Değişmeyen kuraldır:"Hedefi olan,kendine güvenen ve düzenli çalışan öğrenci, her şartta başarılı olur, aksi de olamaz.
O halde yapmamız gereken,sağdan soldan gelen moral bozucu telkinlere kulaklarımızı, gönüllerimizi kapatıp gerekeni yapmak. Yani acilen, planlamalarımızı ortaya çıkan son duruma göre yeniden düzenleyip hedefimize kilitlenmek..
Hemen.. Şimdi...
Eyvallah kıymetli müdürüm..Selam ve muhabbetlerimle
İşin mutfağından gelmek bu olsa gerek. Tespit ve öneriler çok güzel. Kalemine sağlık üstad.
Sağolasın kıymetli Hocam,sizin degerlendirmeleriniz bizim için önemli. yol gösterici
Yılların tecrübe ve birikimiyle çok güzel bir değerlendirme olmuş Metin hocam kaleminize sağlık.