Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler grubuna giren ülkelerde gelir- gider durumu sürekli açık verir. Bu şu demektir basitçe: Gider, gelirden her zaman fazladır ya da ürettiğiniz, tükettiğinize yetmiyor. Fabrikalar için ara mal ihtiyacı, otomobil, teknoloji ürünleri vs olmakla birlikte, bu açığın ülkemiz için en büyük sebebi; petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarına yeterince sahip olmayışımızdır. Haliyle bu ihtiyaçlarımızı dışardan temin etmekteyiz. Bu ürünleri de neredeyse tüm Dünya'nın ticari para birimi olan Dolar ve Euro ile alıyoruz.
Türkiye'nin ekonomisini döndürebilmesi için her sene yaklaşık 210 milyar dolar gibi bir dövize ihtiyacı var. Bu ihtiyacın ortalama 150 milyarı ihracat yoluyla, 25-30 milyarı ise turizmden karşılanır. Sonuç itibariyle TÜRKİYE her sene yaklaşık 30-35 milyar dolar açık veriyor.(Buna ekonomi dilinde ''câri açık''deniliyor.) Ülkemiz,bu dövizi de bir şekilde bulmak zorundadır. Cari açık veren her ülke aynı kaderi paylaşır.İşte özelde DOLARIN ya da EURO'nun,genelde ise dövizin fiyatını da belirleyen unsur, dövizin Dünya piyasasında bol ya da kısıtlı olmasıdır.
ABD'de 2007 yılında ekonomik kriz İpotekli Konut Piyasasında (Mortgage) ortaya çıkmış, birçok banka ve sigorta şirketi ya batmış ya da batmanın eşiğinden dönmüştür. Böylece kriz, çok kısa bir sürede Amerikan finansal sistemini ve(Dolar dünya ticaret parası olduğu için) sonrasında dünya finansal sitemini derinden etkilemiştir. ABD, ekonomik krizi atlatmak için o yıllarda (2007 ve sonrası)sürekli basarak piyasaya sürdüğü dolarları, ekonomisini düzelttiğini düşünerek piyasadan çekmek için, içinde bulunduğumuz yıldan itibaren ortalama 3-4 kere faiz arttırımına gitmeye karar vermesi, bizim gibi dövize sürekli ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkeler için çok büyük ekonomik riskler barındırmaktadır. Çünkü, FED'in faiz arttırması demek, (ki Amerika ekonomisi daha güvenli olduğu için dolar sahipleri paralarını Amerikan tahvillerine yatırmayı tercih eder. ) doların yuvasına, yani Amerika'ya dönmesi, haliyle Dünya piyasasında azalması demektir. Doların piyasada az olması ise, puslu havaları seven kurtların ortaya çıkması için en uygun ortamdır. Bu günlerde yaşadıklarımız tam da böyle bir ortamdır.
Bu ortamda piyasada Dolar son günlerde 3900 ile 3970 tl arasında gidip geliyor; Euro da 4600 ile 4700 tl arasında. Arada belli ölçülerde iniş çıkışlar olsa da tahminen içinde bulunduğumuz ayın sonuna kadar bu fiyat aralıklarında gidip geleceklerdir. ''Hem kendi cebimiz hem de Türk ekonomisi üzerine endişelenmemiz gerekir mi?'' sorusunun cevabı, bence kocaman bir HAYIR ! Çünkü bu yaşadıklarımız, her sene sonu tanık olduğumuz yabancıların borsa-döviz - hazine tahvili operasyonundan başka bir şey değil...
Yabancılar, senenin bir yerinde (dolar zirvedeyken ve borsa dipteyken) ellerindeki doları zirveden bozdurup TL'lerle, hisse fiyatlarının dip yaptığı seviyeden borsadan çok ucuza hisse senedi alıyorlar. Bir süre sonra borsayı yükseltip zirvede iken, bu sefer ucuza aldıkları hisseleri yüksekten satıp düşük dövizi alıp ülkemizden çıkıyorlar. Bu operasyonla iki kere kazanıyorlar.
AMA bu sene borsa, dövizle birlikte yükseldiği için ellerindeki hisseleri satıp çıkamadılar. Yabancıların her hafta bazen tahvile girip dövizden çıktığını; bazen de tersini yaptığını görürüz. Küçük küçük hamlelerle manipülasyon yapıp karlarını bir nebze olsa da artırmayı deniyorlar. İlk fırsatta da ALTIN VURUŞ yaparak ülkemizi terk edecekler.
Bu yüzden 31 Aralık'a kadar ''Rıza Sarraf konuşacak, Türk bankalarına ceza gelecek ve AB fonlarından kesintiye gidilecek (110 milyon euro gibi büyük(!)para)'' gibi dedikodularla piyasaları manipüle edip dolar 4-5 bini görecek balonlarıyla dövizi şişirebildikleri kadar şişiricekler. Bu arada medyadaki elemanları ile ''dövizin ateşi ancak faiz artışıyla durur'' algısını piyasaya vererek Merkez Bankasını faiz arttırımına zorlayacaklar. Böylece işi garantiye alacaklar.
Şöyle ki;
Ellerindeki ucuza alıp yüksek fiyattan sattıkları hisselerden elde ettikleri TL'lerle düşük fiyattan dolar almışlardır. Sonra doların 4-5 bini bulacağı balonunu çıkarıp doları tekrar yükseltmeyi deneyeceklerdir..Buna inanan yerli,küçük yatırımcıyı bulduklarında dolarlarını satacaklar. Ardından Merkez Bankası faizleri arttırma tuzağına düşerse, yüksek faiz ödemeli devlet tahvillerini alıp katmerli ,güzel bir kârla yurdumuzu terk edecekler.
Kişisel yatırımcıya tavsiyem şudur ki:''Dolduruşa gelmeyin,düşük fiyattan aldığınız dolarınız varsa elinizde,satın ve bekleyin..3. çeyrek büyüme oranı %10'dan fazla olacağı ve yılbaşından sonra enflasyon düşeceği için dolar da düşecek euro da.Belki daha da önce.İstiyorsanız daha düşük fiyattan tekrar alırsınız...Hazine tahvilleri ise büyük yatırımcıların ve devletin meselesi..
Not:Bu yorumlar şahsi değerlendirmelerimden ibarettir ve Dolar 3970 tl iken yapılmıştır.
Gecelik faiz oranını ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı sabit tuttu;ama baskılara dayanamayan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0 düzeyinde sabit tutarken, borç verme faiz oranı yüzde 12,25’ten yüzde 12,75’e yükseltti.Buna rağmen dolar 3.83'ten 3.90 seviyesine kadar yükseldi..Hem dolar hem de faiz yükselmiş oldu,kim kazandı belli ....yazık
Üretmeden para kazananlar isti..Üretmeden para kazananlar istikrarlı ekonomileri sevmezler. Üretenler ve yatırım yapanlar istikrarı isterler. Bizim gibi ülkeler orta gelir tuzağı diye tarif edilen durumda olanların bu durumdan kurtulabilmeleri ancak yüksek katma değer mal üretmek ve ihraç etmek sayesinde mümkündür. Diğer bir durum ise kazanmadan ve tasarruf etmeden tüketme alışkanlığını terk etmek zorundayız. Döviz alıp satmak kazanç kapısı olmadan çıkarılmalıdır.
Sevgili metin hocam güzel insan. Dolar derken nere doluyor oralara da deginseydiniz. Olmamiydi? Birde madem bu olay med cezir misali her sene sonu oluyor neden gerekli tedbir alınmiyor? Cevabınız bekliyorum telefonum açık.
Bu bizideğil neredeyse tüm Dün..Bu bizi değil neredeyse tüm Dünya'nın problemi.Bu yüzden telefonla izahı çok zor ve yetersiz olur..Bunun için en güzel mekan Zeki abi'nin yeri..En kısa zamanda davet bekliyorum :)