İlk kıvılcım 4 Ekim Çarşamba günü Karabük Belediye meclis toplantısında Başkanımız Rafet Vergili Bey’e, Kardemir ve Marzing ile ilgili soruyu sormamızla çakılmış oldu. Rafet Bey’in bu konuda verdiği bilgiler, hem kamuoyunda hem de yerel ve ulusal basında geniş yer buldu. Bunları, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Mehmet Ceylan, çevre müdürlüğümüz,Kardemir ve Marzing yetkililerinin art arda açıklamaları izledi. Sosyal medyanın da dahil olmasıyla Karabük kamuoyunda hava kirliliği konusunda uzun yıllar benzerine pek rastlanmayan birliktelik sağlandı.
Özellikle Kardemir A.Ş. Genel Müdürü Ercüment Ünal, konu üzerine hassasiyetini göstererek çevre yatırımlarının, ihale çıkış tarihleriyle bitirilme tarihlerini kamu oyuna duyurarak taahhütte bulundu. Bu yılın sonuna kadar tüm ihaleler yapılacağı, 2018'in 11. ayının 30' una kadar da tesislerin faaliyete geçeceği ve bir daha Karabüklülerin kirli hava solumayacağı müjdesini verdi.
Fakat aynı yaklaşımı MARZİNG’ten göremedik.Yetkililerin cılız, sadece gündemi dağıtmak amacı güden oyalayıcı, basit ve içi boş açıklamaları kamuoyunu tatmin etmedi. Ardından bu kurum Karabük Belediye yetkililerinin müdahalesi sonucu üretimi durdurmak zorunda kaldı.Yaklaşık bir aydan beri faaliyetlerine ara verdi,çalışmıyor. Eğer 6 ay içinde gerekli çevre şartlarını oluşturmazsa süresiz kapatılacak. Gönlümüzden geçen de bu;ülkemizin birçok yerinden kovulan bu tesisin Karabük sınırları içine kurulmasına baştan izin verilmemeliydi.
Bütün bunlar olurken Karabüklüler, günlük hayatlarına devam etti. Belki de birçoğunun pek de ilgisini çekmedi. tüm bu olanlar.Ta ki o haftaya kadar. ‘’Ekonominin doğadan daha önemli olduğunu düşünenler, para sayarken nefes tutmayı denesin*.’’sözünün ne kadar yerinde olduğunu içinde bulunduğumuz ayın 12'si ile 18'i arasında Karabüklüler olarak anlamış olduk sanırım. Hafta başında, kirlilik sınırı olan 50, ayın 13'ü saat 16.00' da AB’nin kabul ettiği sınırın 10 katı olan 499’a çıkınca nefes alamaz hale geldik şehir olarak.
Aynı gün sosyal medya hesabıma şu satırları düşmüşüm: ’’ Şehrimizde hava kirliliği değerleri, saat 16.00 itibariyle AB ölçülerine göre 10 kat,ülkemiz değerlerine göre 5 kat artmış. Akşam saatlerinde ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.Yarın da bundan farķlı olmayacak gibi görünüyor. Yetkililer; okulları tatil etmek, kamuda çalışan kalp hastalarıyla hamile vatandaşlarımızı idari izinli saymak hususunda acaba ne düşünüyor ya da düşünüyor mu?''
Ertesi gün (Perşembe) Valiliğin okulları saat 12.00 ile 16.00 arası tatil edileceği haberi geldi kulağımıza; ama bilemediğimiz bir sebeple vazgeçildi.Aynı gün Kardemir’e bir yazıyla üretimin %50 düşürülmesi talimatı verildi. Ve o günden itibaren bir süre normal değerin üzerinde devam eden kirlilik oranı, havaların da soğumasının katkısıyla, bir haftadır normal değer olan 50’nin altında seyrediyor. Karabük halkı, uzun zaman sonra, kış günü temiz bir havayı teneffüs etmenin keyfini sürüyor. Temennimiz bu güzelliğin hep böyle devam etmesi.
Bu arada Çevre Şehircilik Bakanımız sayın Mehmet Ceylan Bey'in, Çevre Müdürlüğümüzün de çok büyük gayretlerinin olduğunu belirtmek isterim. Yeri gelmişken güzel bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum: Çevre müdürlüğünden aldığımız bilgiye göre 2' si fabrikanın içinde, 1'i Valilik binasının arkasında olmak üzere 3 hava ölçüm cihazı şu an kurulu,faaliyette. İlave olarak 5000 Evler Mahallesine, Safranbolu'ya ve bir de gezici olmak üzere 3 hava ölçüm cihazı daha, en kısa zamanda kurulacak. Gezici olan, 2' şer ay olmak üzere, Karabük'ün değişik mahallelerinde dönüşümlü olarak bulunacak. Böylece Karabük genelinde hava daha ayrıntılı ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde ölçülebilecek. Bununla birlikte hava ölçüm cihazlarının yeri ve sayısı etrafında dönen birçok dedikodunun da önüne geçilmiş olacak.
Yapılan bunca güzel işin yanında kamuoyunda dolaşan şu soruların cevabını merak etmiyor da değiliz;
1) Kardemir yetkililerinin son açıklamasına göre, şu an kullanılan kömürden %50 oranında havayı daha az kirleten ithal kömür kullanılacakmış.Böyle bir imkan varken bu yola niçin daha önce başvurulmadı? Kükürt oranı ithal kömürün iki katı olduğunu bildiğimiz ''yerli kömür'de ısrar edildi yıllardır?Karabüklünün zehirlenmesine bile niçin bile göz yumuldu?
2) Kardemir, üretimini 600 tondan 3 milyon tona çıkarırken, neden gerekli çevre yatırımlarını yapmadı.Üretim 600 ton olduğunda bile hava kirliliği gözle görülür bir yoğunlukta iken, 3 milyon tona çıkarılınca şehrin nefes alamayacağını düşünemediler mi ya da düşünmek mi istemediler?
3) Kamuoyunun '' Bir iş yeri ya da apartmana, çevre kirliliği şikayetine muhatap olunca ceza kesiliyor da neden Kardemir'e ceza kesilemiyor.''serzenişlerine verilen ''Kardemir'in GEÇİCİ FAALİYET BELGESİ yok;bu yüzden ÇEVRE YÖNETMELİĞİNE göre çalışması mümkün değil,ceza kesildiği an KAPATILMASI GEREKTİĞİ''cevabı doğru mudur yoksa bir şehir efsanesinden mi ibarettir?
4) Çevre köylülerinin ''Daha önceleri Kardemir sülfirik asit üretirdi,şimdi üretmiyor.Acaba hidrojen sülfür havaya mı veriliyor..Bu yüzden mi üzüm ve domates yetiştiremiyoruz''serzenişleri haklılık payı var mı?
5) Son bir haftadır soluduğumuz bu temiz havanın, Ak parti İl Kongresine teşrif edecek olan başbakanımız Sayın Binali Yıldırım ile ilgisi var mı?
Sanırım son sorunun cevabı için fazla beklememiz gerekmeyecek.
Bu konuya ancak böyle bir başlık yakışırdı. Yazarımızı tebrik ederim.
Güzel insan metin hocam klavyene beynine sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş, sayenizde aydınlanmış olduk.