Türkiye’nin, Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin’e çıkarma yapması, ABD’nin kimyasını bozmuştur. Bu durum, ABD’nin neredeyse her konuşmasına yansımaktadır. Başlamadan önce böyle bir operasyona kesin dille karşı çıkan ABD, operasyonun başlaması karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Önce, bir süre sessiz kaldı; sonra çelişkilerle dolu beyanatlar vermeye başladı. Trump yönetimi başka, Pentagon başka, Dışişleri başka şeyler söylemeye başladı.
Harekât henüz başlamadan bir gün önce ABD Dışişleri “Türkiye’yi böyle bir adım atmamaya çağırıyoruz” dedi. Aslında içinde tehdit barındıran bir açıklamaydı bu.
Türkiye bir gün sonra Zeytin Dalı Harekâtını başlatarak cevap verdi. Bu da ABD’ye açık bir meydan okuyuştu aynı zamanda.
ABD’ye rağmen, hem de açıkça bölgede ordu kurmak istediklerini ilan ettikten sonra Türkiye’nin böyle bir harekâta başlayabileceğine ihtimal vermemişlerdi. Rus ulusual televizyonlarından NTV’nin sunucusu Olga Belova “Yorumcu olarak ağırladığımız Amerikalı gazeteciler dahil hiç birimiz, Erdoğan’ın Afrin’e operasyon yapabileceğine inanmıyorduk” diyerek, bu gerçeği dile getirmiştir. Öyle ya, PKK/PYD’den oluşan 30 bin kişilik bir ordu kuracağını söyledikten sonra, hangi devlet ABD ordusuna karşı savaşmaya cüret (!) edebilirdi ki ?
Ama unuttukları bir şey vardı. O da, Türk Milleti ile şaka yapılamayacağı gerçeğiydi.
Harekât başladıktan sonra, “Böyle bir ordu kurmayacağız” demeye başladılar. Bunun anlamı, “şaka yapmıştık (!)”tır. Ama dediğimiz gibi Türk Milleti ile şaka yapılmaz. Öğrenecekler bunu; dünya öğrenecek. Batı sadece güçten anlar. Bunu bilmek lazım. Gücü esas alan bir zihniyetten ve medeniyetten aksini beklemek beyhudedir.
Sonra nasıl açıklamalar yaptılar? “Bizim orayla ilgimiz yok. Oraya çok önem vermiyoruz” dediler. Karizma gitti ya! Akılları sıra onu kurtaracaklar. E, Afrin’e operasyon yapılmaması konusundaki tehditvâri çağrınız neydi öyleyse! Öyle ya, şakaydı (!) o.
Bir yandan ABD Savunma Bakanı Mattis, Türkiye'nin sürdürdüğü operasyonun IŞİD'i yok etme çabalarını sekteye uğrattığını söylüyor. Diğer yandan Pentagon Sözcüsü Adrian Rankine-Galloway, “Türkiye'nin kaygılarını anlıyoruz. ABD, terör örgütlerine herhangi bir destek sağlamıyor” ifadelerini kullanıyor. Yani, “Afrin’e biz istemesek de girdiniz zaten. İşinize karışmıyoruz, buyurun ne yaparsanız yapın” demek istiyor. Elbette bunu çaresizliğinden söylüyor.
Nitekim New York Times’de Mark Landler ve Carlotta Gall imzasıyla yayınlanan haberde bu çaresizlik, “ABD’nin, Afrin’e girmemesi yönünde Türkiye’ye yaptığı çıkışlar birden duruverdi ve Suriyeli Kürtleri terörist ve toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak gören Türkiye’nin güvenlik endişeleri kabul edildi” cümlesiyle, açık bir biçimde dile getirilmiştir.
Görüldüğü gibi, ABD’nin bu aşamadan sonra tehditle, kınamayla, uyarmayla ve hele askerî bir aksiyonla hiçbir şey yapamayacağı tescillenmiştir.
Öte yandan ABD’nin boş durmayacağını da bilmek gerekir. Pekiyi ne yapacaktır?
Bu aşamadan sonra ABD, Türkiye’ye karşı alttan alarak, ona birtakım öneriler getirerek yanında yer alıyormuş havası vermek suretiyle bu tarihî harekâtın hızını kesmek yoluna gidecektir. Bu tuzağa asla düşmemek, harekâtla ilgili en küçük bir tavsama emaresi dahi göstermemek gerekir.
ABD sözünü ettiğimiz taktiği sadece bu harekâtla ilgili değil, asıl bundan sonraki Münbiç ve Fırat’ın doğusuyla ilgili harekâtları kırmak için uygulamaya koyacaktır. Yoksa Afrin’den ümidini zaten kesmiştir. Başlanan bir harekâtı durduramayacağını o da bilmektedir. Bu nedenle bizim Suriye’nin kuzeyini esas alarak ta Irak sınırına kadar bölgeyi teröristlerden temizleme azmimizde katiyen bir yumuşama veya bu konuda herhangi bir tereddüdün olmaması gerekir.
Zira Amerika’nın bizim endişelerimizi anlama imkânı yoktur. Çünkü onların bizim endişelerimizle ilgisi yoktur, bu endişeler umurlarında da değildir. Onlar, bu bölgede terör devleti kurmaya odaklanmışlardır.Bu nedenle endişelerimizi anladıklarına dair söylemleri yalandır, aldatmacadır, Türkiye’nin hızını kesmeye, kararlılığını yumuşatmaya yöneliktir.
ABD, kaygılarımızı anladığına dair sahte ve yalan ifadelerden sonra şimdi de kendince bir öneri getirmiştir. Buna göre, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Suriye’nin kuzeyinde 30 kilometrelik bir alanda güvenlikli bölge oluşturulmasını önermiştir. İyi de, zaten Türkiye’nin Afrin operasyonunun 30 kilometrelik bir derinliği kapsayacağını Başbakan Binali Yıldırım “30 kilometrelik bir operasyon” sözüyle açıklamıştı. ABD istese de istemese de bölgede bu zaten gerçekleşecek.
Öyleyse bunu neden söylüyor ABD. Çok açık: Bundan sonraki operasyonlar konusunda Türkiye’nin kararlılığını tereddüde düşürmek ve hızını kesmek. Başka izahı yok.
Türkiye bu tuzağa düşmemelidir. Irak’a kadar olan kuzey hattının tamamen teröristlerden temizlenmesi konusundaki kararında asla bir tavsama yaşamamalıdır. Hele bunu ABD’nin verdiği ve bundan sonra da vereceği sözlere inanarak katiyen yapmamalıdır. Bu öneri karşısında Türkiye’nin ABD’ye vermesi gereken en güzel cevap “Siz Fırat’ın doğusundan da pılınızı pırtınızı toplayıp gidin. Aksi takdirde gerçekleştireceğimiz muhakkak olan operasyonlarda askerleriniz bu topraklara gömülmek zorunda kalabilir. Oysa biz topraklarımızın kirlenmesini istemeyiz” olmalıdır.
Evet. Kesinlikle katılıyorum. ABD nin vereceği lütufa! itibar etmeden yolumuza bakalım.
"Türkiye’nin, Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin’e çıkarma yapması, ABD’nin kimyasını bozmuştur. Bu durum, ABD’nin neredeyse her konuşmasına yansımaktadır." BU TESBİTİ DÜNKÜ ERDOĞAN-TRAMP GÖRÜŞMESİ SONRASINDA APAÇIK GÖRDÜK. Görüşme ile ilgili ABD tarafı bi açıklama yaptı. Sonra bu açıklama ikinci bir açıklama ile yalanlandı. Daha sonra üçüncü bir açıklama ile ikinci açıklama da yalanlandı. "ABD’nin kimyasını bozmuştur." KİMYASI BOZULANLARA HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA DİKKAT ETMEK GEREKİR, diye düşünüyorum. Selam ve sevgilerimle.
Bu saatten sonra Amerika ile anlaşmak 30 km'lik güvenlik alanını kendi gücümüzle değil de Amerika'nın desteğiyle oluşturmak demektir ki bu,psikolojik olarak mağlubiyeti ve bir iradeye sığınma anlamına gelir..Bu,hem milletimizin kendine,ordusuna olan güvenini zedeler hem de Dünya'da Amerika'nın ağabeyliğini kabul ettiğimiz izlenimi doğurur.Gölge etmesinler,biz onlara rağmen de kendi göbeğimizi kesmesini biliriz Allah'ın izniyle..
Türkiye Cumhuriyeti , yıllardır bu bölgede " güvenli bölge " oluşturulması önerisini tekraren ifade ediyordu zaten .Hiç kulak asmadılar. Şimdi fiili bir müdahale ve kararlı bir " zeytin dalı" operasyonu akıllarını başlarına mı getirdi ? Sanmıyorum , sadece oyalamaya , zaman kazanmaya çalışılıyor. Allah yiğitlerimize muvaffakiyet ve zafer lütfeylesin. Bu millet Kahraman Mehmetciğimizin arkasındadır. Vesselam