Seçim sürecine girildikten sonra partiler bu süreçte izleyecekleri stratejileri de belirlemiş oldular.
İktidar Partisi’nin temel stratejisi iki ana ayak üzerine kurulmuştur. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi, ikincisi ise Ak Parti’nin parlamentoda tek başına kanun çıkartacak milletvekili sayısına ulaşmasıdır. Bu da 300+1’dir.
Muhalefeti ise CHP, SP ve İP olarak tek kalemde ele almak gerekiyor. Nitekim ittifak halindeler. Pekiyi nedir muhalefetin stratejisi?
Muhalefet partileri de stratejilerini iki temele oturtmuşlardır. Birincisi, Erdoğan’ın ilk turda seçilmesini önleyerek seçimi ikinci tura taşımak. İkincisi de parlamentoda Ak Parti’yi zayıflatarak, 300’ün altında vekil almasını sağlamak, yani partiyi azınlığa düşürmektir.
Nitekim hem açık muhalefet, hem de perde gerisinde Türkiye’ye rota çizmeye çalışan gizli muhalefetin en önemli amacı, Ak Parti’nin parlamentoda azınlığa düşmesini sağlamaktır. Bu niyet artık telaffuz ediliyor.
Bunun fişeği, Atılgan Bayar’ın “cumhurbaşkanlığında oyum Erdoğan’a, fakat parlamentoda Ak partiye oy vermeyeceğim” sözüyle Mayıs ayının başlarında atılmış oldu. Atılgan Bayar’ın niyetini sorgulamak bana düşmez. Niye dedi, kendisini bunu söylemeye iten etkenler neydi, bilemem.
Ama bildiğimiz şey şu ki, açık ve gizli muhalefet bu taktiği sevdi. Erdoğan’a karşı birleşmiş bütün unsurlar, özellikle sosyal medyada bu fikri büyük bir hızla yaymaya başladılar. Hatta sosyal medyada paylaşımlarına baktığınızda Ak Parti ile uzaktan yakından ilgisi bulunmadığı gibi, Erdoğan’a hasım olduğu anlaşılan kimi profiller dahi “Cumhurbaşkanını destekliyorum, ama Ak Parti’ye oy vermeyeceğim” demeye başladılar.
Çünkü bu kişiler de biliyorlar ki, Cumhurbaşkanı ilk turda ipi göğüsleyecek. Bu net. Kendi adaylarından da umutları yok.
Nitekim, Kılıçdaroğlu bile kendi partisinin adayı olan Muharrem İnce’nin seçilemeyeceğini açık bir biçimde kabul ediyor. Muharrem İnce ilk turda seçileceğini söylerken, hemen arkasından Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İnce’nin oyunu yüzde 29-30 olarak söylüyor.
Oysa, anketlerde Erdoğan’ın oy oranı ortalama yüzde 55’lerde görünürken, Kılıçdaroğlu’nun kendi adayına biçtiği oy Erdoğan’ın neredeyse yarısı kadar. Bu, seçileceklerine kendileri bile inanmıyorlar, demektir.
Öyleyse yapacakları şey belli: Ak Parti’nin mecliste çoğunluğu sağlamasına engel olmak.
Bunun anlamı, çok açık ve net bir biçimde Sayın Cumhurbaşkanımızın elini kolunu bağlayarak, onu makamına hapsetmektir. Bunun başkaca bir anlamı yoktur.
Çünkü, kanunları meclis yapmaya devam edecek. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı, yapmak istediği hizmetler için kanun değişikliği gerektiğinde, bu değişiklikleri mecliste Ak Parti çoğunluğu olmayacağı için geçiremeyecek ve yapmayı düşündüğü devasa hizmetleri, devasa projeleri uygulamaya koyamayacaktır.
Bu durum, Türkiye’nin intiharı anlamına gelir.
Cumhurbaşkanının KHK çıkarma yetkisi kimseyi aldatmasın. Artık yeni sistem yürürlüktedir. Yeni sistemde cumhurbaşkanının partisi azınlıktaysa, muhalefet partileri bir araya gelerek cumhurbaşkanının çıkardığı KHK’ları hükümsüz hale getirebiliyorlar.
Öyleyse “Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oyumu kullanacağım, ama Ak Parti’ye oy vermeyeceğim” diyenler, şapkalarını önlerine koyup iyi düşünmelidirler. Erdoğan’a toz kondurmayıp, sonra da onun elini kolunu bağlayarak siyasetten diskalifiye etmek isteyen çakalların önüne koyacaksınız öyle mi.
Bu çakallar onu geziyle indirmeye çalıştılar, olmadı. 17-25 Aralık operasyonlarıyla indirmeye çalıştılar, olmadı. Ve nihayet göstere göstere öldürmeye çalıştılar. Uçaklarla peşine düştüler, yine başaramadılar. Çünkü siz Tayyipçiler, siz Erdoğancılar, siz Reisçiler onun etrafında etten duvar ördünüz, bu yüzden başaramadılar.
Ama siz, Cumhurbaşkanımızın etrafında etten duvar örenler, günlerce, haftalarca tank paletleri altında ezilmek pahasına meydanlara dökülenler! Siz şimdi onu, Ak Parti’ye oy vermeyerek, mecliste elini kolunu bağlayarak kurtların, çakalların önüne atacaksınız, öyle mi!
Erdoğan’ı siyasi entrikalarla bitirmek, kansız olunca normal mi oluyor sizin gözünüzde.
Yazık, çok yazık.
Anlamıyor musunuz Erdoğan’ın bitişi Türkiye’nin bitişidir; Türkiye’nin tükenişidir.
Birtakım çakallar belli mevkilere gelemediği ve gelme umutları da kalmadığı için, kendi emellerini Büyük Türkiye’nin üzerinde tuttukları için Erdoğan’ı bitirmeye çalışıyorlar. Üç kuruşluk makamlar için ülkelerini tahrip etmekten çekinmiyorlar.
E, onları anladık.
İyi de, “Oyum Erdoğan’a” diyerek ona olan güvenini ve sevgisini gösteren sizlere ne oluyor?! Makam ve mevki ümitleri tükenmiş, bundan dolayı gözlerini Tayyip ve Ak Parti düşmanlığı bürümüş, ülkesi umurlarında bile olmayanların oyununa geldiğinizi anlamayacak mısınız.
Dava dava diye ömrünüzce feryat eden sizler, şimdi, şu isim aday olmamalıydı, bu isim aday olmalıydı diyerek, küçük hesaplar yüzünden, dünya mazlumlarının yaşayan tek hamisi olan bu insanı, yeryüzünü kan deryasına çeviren zalimlerin önüne mi atacaksınız?!
Ülkeye hizmet için kanun çıkartması gerektiğinde mecliste bunu yapamayacaksa, oyunuz neden Erdoğan’a. Ne yapacak böyle bir durumda Cumhurbaşkanı. Bu nasıl bir tenakuz, bu ne yaman bir çelişki!
“Oyum Erdoğan’a, ama Ak Parti’ye oy yok” diyerek, bu milletin, bu toprakların âhından, vebalinden kurtulamazsınız.
Düşünün, Erdoğan cumhurbaşkanı, fakat mecliste kanun çıkartacak çoğunluğu olmadığı için hiçbir şey yapamıyor, hiçbir hizmet üretemiyor, hizmete kapı aralayacak kanunların hiçbirini çıkartamıyor. Mesela, sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kurulacaksa ve bu konuda imar kanununda değişiklikler yapmak gerekiyorsa, bu değişiklikleri yapamayacağı için eli kolu bağlanıyor.
Mesela, Milli Savunma Bakanlığına hem terörle mücadele hem de çevremizde meydana gelen güvenlik tehditlerine karşı kullanılmak, hem de savunma sanayimizin güçlendirilmesi için yapılacak yatırımlar dikkate alınarak büyük bir bütçe ayrılıyor ve fakat bu bütçe meclisten geçmiyor. Bilim ve teknoloji çalışmalarına büyük meblağlar ayrılacak, fakat bütçe meclisten geçmiyor.
Mesela, maliye konusunda, ekonomi konusunda ülkenin ihtiyaç duyduğu radikal değişikliklere imza atacaksınız, bunları mecliste onaylatmak mecburiyetindesiniz, fakat çoğunluğunuz olmadığı için hiçbir şey yapamıyorsunuz.
Kısaca, devleti idare edenlerin, milleti ve ülkesini daha müreffeh hale getirmek için yapacağı tüm yasal düzenlemeler, çoğunluğu sağlayamadığı için meclisten geçmeyecek, yapılmak istenen her faaliyet ve hizmet geri dönecektir.
“Erdoğan’a oy veririm, ama Ak Parti’ye oy vermem” diyenler, görüyor musunuz Türkiye’nin başına açacağınız gaileyi.
Bu mudur Erdoğan sevginiz, bu mudur Yeni Türkiye aşkınız!
Bu, ülke adına ne kadar ürkütücü, ne kadar korkutucu bir durum
Millete hizmetin durması muhalefetin umurunda değil ki. Onların öyle bir derdi yok ki.
Muhalefet zaten projeleri durduracağım diye açıkça söylüyor, bu hizmetler israftır diyor başka bir akl-ı evvel muhalefet adayı.
Hiçbirinin millete hizmet umurlarında değil. Bunu söylemleriyle zaten gösteriyorlar. Saklamıyorlar ki.
Cumhurbaşkanı adayına bakın hele, “bütün kamu projelerini, yani hizmetlerini durdurun” diyor. Fesubhanallah!
Allah bu ülkeyi bunların eline düşürmesin.
Düşürmesin amma, “Cumhurbaşkanını desteklerim, fakat oyum AK Parti’ye değil” taktiği, ülkeyi tam da bunların eline düşürecek taktiktir; bir türlü alt edemedikleri Erdoğan’ı makamına hapsetme taktiğidir, böyle biline…
Değerli hocam, gerçekten çok hassas bir bakış açısı getirdiniz. değerlendirme ve düşüncelerinizde haklısınız. peki bütün bunları Sn.Cumhurbaşkanının güvenip işleri teslim ettiği yakın çevresindeki zevat hiç düşünmez mi? bu hassasiyetler onları hiç ilgilendir miyor mu? Tayyip beyin çevresinde çöreklenmiş çapsız adamlar aday tespitleri için yapılan bütün çalışmaları yok sayarak neye göre liste yapıyorlar? siz ne derseniz deyin biz ne istersek onu yaparız, siz de önünüze koyduğumuzu yemek zorundasınız mı diyor millete? kazanmamak için ellerinden geleni yapıyorlar sanki. şimdi Karabük te üç vekil alınamaz ise kimi sorumlu tutacağız? hiç kimse kusura bakmasın. millet memnuniyetsizliğini sandığa yansıtır ise milleti suçlamaya kimsenin hakkı olmaz. Reis yakın çevresine dikkat etmeli, en yakıları tarafından hançerlendiğinin farkına varmalıdır. koyduğu kuralların hiç bir anlam ifade etmediğini, bütün işlerin ahbap çavuş ilişkisi ile yürüdüğünü görmelidir.
Sayin Hocam hem bir tarih ogretmeni olarak hemde eski bir ogrenciniz olarak yaziyorum bir devleti devlet yapan anayasal sistemi kurumlari ve kurumsal duzenidir bir devletin devamliligini bir kisiye bir sahsa baglayacak olursak o ancak bir kabile olmak degil midir devletin devamliligini bir kisiye baglamak ve bu kisiyi desteklemeyenleri ulkeyi batirmakla bitirmekle suclamak ayristirmak taraf yapmak ne kadar dogrudur takdir siz degerli hocamindir...
90 yıllık demokrasi gerçeği Seyfullah hocama bu tesbitleri yaptırıyor. Tamamen katılıyorum hocama.
90 yıllık demokrasi gerçeği Seyfullah hocama bu tesbitleri yaptırıyor. Tamamen katılıyorum hocama.
Hocam hırsızın hiç mi günahı yok misali akparti hiç oy hesabı yapmadı kazanmamak için elinden geleni yaptı ve bu adayları dayadı ,,600 nüfuslu Ovacık köyünden 2 MV çıkardı karşımıza bunu muhalefet yapmaz. Her seçim de böyle Karabük. Dayatmalara ben şimdi nasıl MV oy vereyim bunlar seçimden sonra unutuluyor diğer seçimde aynı terane
Eyvallah üstadım...