Türkiye birkaç gündür Kuzey Irak’a girmiş durumdadır. Orada PKK ile mücadele vermektedir.
Ama iktidar bunu, hem Türkiye’nin bekasını ilgilendiren bir mesele olduğu, hem de bütün Türkiye’nin sahiplenmesi gereken bir husus olduğu için mümkün olduğu kadar gündemden uzak tutmaya ve seçim malzemesi yapmamaya dikkat etmekteydi. Bu nedenle operasyon sessiz sedasız yürütülüyordu.
Düşünün, bütün Kuzey Irak sınırlarımız sathında 25 îlâ 27 kilometre içeriye kadar girmişiz, Kandil kuşatılmış, ele geçmesine ramak kalmış, İran’la da anlaşma sağlanarak tamamen kıstırılmış, Suriye ile irtibatı kesilmiş, bu yüzden ABD Sincar’a kendi askerlerini gönderecek kadar panik olmuş, ama bu zaferi şehitlerimiz gelmese duymayacağız.
Gerçekten Kandil’e yürüyüş emrini veren Cumhurbaşkanımızın bunu kullanmamadaki hassasiyeti her türlü takdirin üzerindedir ve olması gereken de budur.
Şehitlerimiz var. Allah’tan rahmet diliyoruz. Başta aileleri olmak üzere tüm milletimizin başı sağ olsun. Duygularımız elbette çok yoğun. Onların ve onları yetiştiren anne-babaların üzerimizdeki haklarını nasıl ödeyebiliriz ki!
Kandil denilince akla ne gelir?
Kandil PKK’nın merkezi, beyni, lider kadrosunun bulunduğu mekân. On beş yılı aşkın zamandır PKK hep oradan geliyor ve nice şehitlerimizi oradan sızan teröristlere kurban veriyorduk. Cumhurbaşkanımız, “az kaldı, orayı da başlarına yıkacağız” diyor. Nerede, hem de Diyarbakır’da. Hiçbir oy kaygısı gütmeksizin. Belli ki iyice bilenmiş durumda Kandil denilen terör yuvasını imha etmeye.
Şimdi gelelim muhalefet partilerine ve adaylarına…
Kim bunlar?! CHP ve Muharrem İnce, SP ve Temel Karamollaoğlu, İP ve Meral Akşener.
Kim Meral Akşener?! İyi Parti Genel Başkanı. Daha başka?! Kendilerini ülkücü milliyetçi olarak tanımlayan ve daha önce MHP’de yer almış kimi insanların peşine takıldığı kişi.
Kadro tamam, ne diyor bunlar?! Hepsi birden koro halinde “Selahattin Demirtaş serbest bırakılmalıdır” diyorlar. Hani İçişleri Bakanımızı çileden çıkartıp “Ne battı sana Muharrem İnce, ne battı sana Karamollaoğlu, ne battı sana Meral Akşener” diye feryat etmesine sebep olan sözleri sarf etmişlerdi.
Daha önce MHP’yi desteklerken; bırakın desteklemeyi, MHP fikriyatının en hızlı savunuculuğunu yaparken; daha açık söyleyelim, milliyetçiliği, ülkücülüğü kimseye bırakmazken; şimdi “Demirtaş serbest bırakılmalıdır” diyen Akşener’in arkasından sürüklenmenin nasıl bir izahı olabilir?!
MHP, ülkenin birlik ve bütünlüğüne olan yaklaşımını mı değiştirdi. Ya da PKK gibi Türkiye’nin bölünmesini amaçlayan, FETÖ gibi kendi meclisini bombalayan, kendi halkını tank paletleri altında ezen cani terör örgütlerine bakışını mı değiştirdi?
Yoksa, Akşener taraftarı olan sözüm ona milliyetçiler ve ülkücülerin PKK’ya bakışı mı ılımlı hale geldi.
Öyle ya, daha dün çözüm süreci diyen Erdoğan’a etmedik laf bırakmayanlar, Demirtaş hapisten çıkmalı diyen Akşener’i el üstünde tutup canhıraş destek veriyorlar. Üstelik bugün PKK’ya kan kusturan, adeta onlara cehennemi yaşatan aynı Tayyip Erdoğan’a yine demedikleri lafı bırakmıyorlar.
Bu durumda, “ne oldu, ne değişti” diye milletçe sormayacak mıyız sanılıyor.
Bence, Tayyip Erdoğan düşmanlığı o kadar gözlerini bürümüş ki, bu durum, bir zamanlar milliyetçi ülkücü olduklarını söyleyen bu kişilerin PKK’ya bakışını bile laytlaştırmış ve davalarına bile ihanete sebep olmuştur. Olan budur.
Eyvallah! Demirtaş’la dostluğunuz hayırlı olsun, şen olsun. Ammaaa…
Karşıma geçip de bana milliyetçilikten, ülkücülükten dem vurursanız, söyleyeceğim sözlerin altında inim inim inler, ezim ezim ezilirsiniz, demedi demeyin.
Artık o önemli duygularınız da, hissiyatınız da geçmişte kalmıştır. Geçmiş ola…
Erdoğan ne diyor. “6-7 Ekim olaylarında 53 Kürt kardeşimin kanı bu Demirtaş’ın eline bulaşmıştır. Bunun bedelini ödeyecek” diye kükrüyor adeta. Hem de Diyarbakır’da…
Bunu diyen Erdoğan bir numaralı düşmanınız, “Demirtaş hapisten çıkmalı” diyen Akşener arkasından gidilesi lideriniz. Sonra da “biz milliyetçileriz, biz ülkücüleriz” öyle mi?!
Hadi ordan…
Demirtaş çıktığında yeniden gelsin özerklik naraları. Bilmiyor musunuz yani böyle olacağını.
Ha, bir de Afrin’de destan yazan kahraman komutanlarımızdan Korgeneral İsmail Metin Temel’in apoletlerini sökecek kişiyle aynı ittifakta yer almalarına ne dersiniz!
Ne güzel söylemiş Doğu Perinçek: “Korgeneral Temel’i hedef alanlar PKK’nın müttefiki olur”. Doğru söz kimden gelirse gelsin. Gözümüz başımız üstüne.
Pekiyi, PKK’nın müttefiki olanlarla müttefik olanlar ne olur?! Eh, Türk Milleti vicdanında onun kararını verecektir elbet.
Vay sözde milliyetçilerimiz vay, vay sözde ülkücülerimiz vay! Bu iki ideal sizin için geçmişte kaldı. Sizin yeni dostlarınız, PKK/YPG’ye karşı amansız mücadele verenlerin apoletlerini sökenler ve ellerine kan bulaştıran Selahattin Demirtaş gibiler olmuş.
Allah insanı savurmayagörsün.
Gerçek ülkücüler de gerçek milliyetçiler de PKK’lılara ve FETÖ’cülere kan kusturan ERDOĞAN’a devletin bekası için destek verenlerdir. Yani, ülkücülerin gerçek ve samimi olanları MHP’nin çatısı altında, devletin ihtiyaç duyduğu yerdedir. Her zaman olduğu gibi…
Gerisi lâf-ı güzâf vesselam.
Savunma BakanıSayın Canikli bugün Şile'de. O da sizin söylediklerinizi tekrarladı; ... "iktidar bunu, hem Türkiye’nin bekasını ilgilendiren bir mesele olduğu, hem de bütün Türkiye’nin sahiplenmesi gereken bir husus olduğu için mümkün olduğu kadar gündemden uzak tutmaya ve seçim malzemesi yapmamaya dikkat" ettiğini söyledi. Allah kaleminize ve ona güç veren uzunlarınıza mübarek ayın son on günü hürmetine kuvvet versin. Selam ve sevgilerimle.
Sayın hocam;ağzına diline sağlık.ne güzel demişsin.yoromumuza eklecek en güzel kelime teşekkür,teşekkür,teşekkür